13 Eylül 2021, 10:15 | #1 |
9. Haftanın Polemiği : Ahlak göreceli midir?
Merhaba, değerli IRCForumu.org üyelerimiz; Bu haftaki tartışma konumuzu öz değerlerimizden seçmek istedik. Gittikçe uzaklaşıp, yabancılaştığımız değerlerimizden. Ahlak kuralları deriz, güzel ahlaklı deriz, ahlaksız deriz peki nedir bunun ölçütü? Neye göre kullanırız bu tabirleri? Ahlak kavramı sizce tek bir anlam mı taşır yoksa kişiye ve duruma göre değişkenlik gösterebilir mi? Bunu dünya genelinde düşündüğümüz zaman evrensel bir ahlaktan bahsedemeyiz elbette, o zaman ahlak millidir diyebilir miyiz? Bize göre ahlaki olmayan pek çok durum Avrupa ülkelerinde normal karşılanabiliyor. Ahlak sahibi bir insan olmak için sizce bir insan hangi özellikleri taşımalı? Ahlak kavramının ölçütü sizce nedir?
________________
|
|
|
13 Eylül 2021, 13:23 | #2 |
Kişinin karakterine yaşadığı coğrafyaya ve yetiştirilme tarzına bağlıdır. Aynı beyaz ak denenmesi gibi. Kişiden kişiye değişen her tabir sözler anlamları farklıdır. O yüzden ahlak göreceli bir kavramdır.
|
|
|
13 Eylül 2021, 13:38 | #3 |
ahlaki önermelerin farklı kültür, toplum, zaman ve kişilere göre değişebileceğini savunan metaetik görüş bunu destekler. richard dawkins'in tanrı yanılgısı kitabının 6. bölümünde "ahlakın kökeni, neden iyiyiz ?" başlığıyla çok güzel incelenmiştir. okumanızı öneririm. keza aynı şekilde kohlberg'in ahlak kuramını da.
ahlakın göreceli olduğu gibi kötülük de görecelidir. evrensel ahlak kurallarını tanımak ile herhangi bir din,kurum,topluluk vs mensubu olma arasında doğrudan bir bağ da yoktur. bunu devlet, millet gibi olgular eski çağda oluşmamışken, henüz din denilen olgu ortaya çıkmamışken bile kabileler kendi ahlak kurallarını kendileri oluşturabiliyorlardı. ama tam tersi ibrahimi bütün dinler kan ve şiddet ile yayılmış ve otorite kurulmuştur yani her ahkali değeri din ile bağdaştırmak ya da inançsız bir insanın ahlak yoksunu olduğunu söylemek mümkün değildir. çünkü evrende evrensel ahlak yasasının bağlayıcılığı şudur eğer uymazsan, elenirsin. |
|
|
13 Eylül 2021, 13:43 | #4 |
Ahlak Kavramı Önce Dürütslükle Başlar Adaletli Doğru Sözlü Ve Ahlak Sonradan Kazanılan Birşey Değildir Ahlaklı inSan Doğulur Aile Yetişimiylede Alakalı Bence Bir Çocuk Aileden Nasıl Görürse Ne Öğrenirse Onunla Buyur Ve Gelecekte Ailesinden Gördüğü Ahlakı Kendi Çocuklarına Aşılar Bu Yüzden Aile Kavramı Önemlidir Kişiliğimiz Aile Yaşantısından Aile Terbiyesinden Geliyor Diye Düşünüyorum. Toplumumuzda Ahlakımızın Güzel Olması için Ailemizin Bizi Yetiştirenlerin Ahlakı Güzel OlsunKi Gelecek Nesilinde Ahlakı Güzel Olsun.
________________
Bir Defa Aldatan Kisiyi Affedersen, Seni Yine Kullanir;
Çünkü Ihanet Bir Ruh Hali Degil, Karakterin Dökülüş Biçimidir. |
|
|
13 Eylül 2021, 13:45 | #5 |
Unutmamalı!..
Güzel ahlak, güzel yüzden daha uzun ömürlüdür.. Ve herkes edebi kadar insan, susuşu kadar umman olur |
|
|
13 Eylül 2021, 13:59 | #6 |
Ahlak kisinin mimaridir. Temelsiz bina olmaz..
Ahlakda kisinin kokenide olmali.. Anne ve babadan feiz alinarak .. Kisinin ozunde bulusur. Ahlak bence kisinin ozunde olmali. Tipde veya guzellikde deil.. yada hayatda her xman olan. Sahte cunle kuran cumlelerde deil. Özünde olmali |
|
|
13 Eylül 2021, 14:12 | #7 |
Ahlaksal görecelilik, ahlaksal mutlaklıkla kıyaslandığında daha kolay anlaşılır. Mutlaklık, ahlakın (doğal yasa, vicdan gibi) evrensel ilkelere bağlı olduğunu iddia eder. Hristiyan mutlakçılar, ortak ahlakımızın nihai kaynağının Tanrı olduğundan ahlakın Tanrı kadar değişmez olduğuna inanır. Ahlaksal görecelik, ahlakın herhangi bir mutlak standardı temel almadığını, bunun yerine etik “gerçekler”in durum, kültür, kişinin duyguları gibi değişkenlere bağlı olduğunu savunur.
Şaibeliliklerini gösteren ahlaksal görecelik savunmaları hakkında birkaç şey söylenebilir. İlk olarak, göreceliği desteklemeye çalışan savların birçoğu, ilk önce kulağa güzel gelebileceği halde, hepsinin içinde mantıksal bir çelişki yer alır çünkü hepsi de hepimizin izlememiz gereken “doğru” ahlaksal planı önerir. Ama bu da zaten mutlakçılıktır. İkinci olarak, görecelik yanlıları bile birçok durumda göreceliği reddeder. Bir katil ya da ırza geçen birinin kendi standartlarına aykırı davranmadığı sürece suçsuz olduğunu söylemezler. Göreceliği savunanlar, değişik kültürlerdeki değişik değerlerin, ahlakın farklı insanlar için göreceli olduğunu gösterdiğini kanıtlamaya çalışabilir. Ama bu argüman, insanların etkinliklerini (yaptıklarını) mutlak standartlarla (onu yapmalarında bir sakınca olup olmadığıyla) karıştırır. Eğer doğru ve yanlışı kültür belirliyorsa Naziler’i nasıl yargılayabilirdik? Onlar ne de olsa kendi kültürlerin ahlak anlayışını yerine getiriyorlardı. Naziler, ancak katillik evrensel olarak yanlışsa yanlış olabilir. Onların “kendilerine ait bir ahlak anlayışı olması” bunu değiştirmez. Ayrıca, birçok insanın ahlak konusunda farklı uygulamaları olduğu halde, yine de ortak bir ahlak anlayışını paylaşırlar. Örneğin, kürtaj yanlıları ve karşıtları, insan öldürmenin yanlış bir şey olduğu hakkında görüş birliği içindedir ancak kürtajın insan öldürme olup olmadığı konusunda fikir ayrılığı içindedir. Bu yüzden burada bile mutlak evrensel ahlakın varlığı kanıtlanmaktadır. Bazıları değişen durumların ahlak kurallarını değiştirdiğini, bazı durumlarda başka durumlarda doğru olmayan bazı davranışların gerektiğini iddia eder. Ama bir etkinlik, durum, etkinlik ve niyet olmak üzere üç şeyle yargılanmalıdır. Örneğin, bir insan birisini öldüremese (etkinlik) bile onu öldürmeye çalışmış olmaktan (niyet) ötürü hüküm giyebilir. Bu yüzden durumlar, ahlaksal kararın birer parçasıdır çünkü belirli bir ahlaksal etkinliği (evrensel ilkelerin uygulanmasını) seçme çerçevesini oluştururlar. Görecelik yanlılarının başvurdukları ana argüman hoşgörüdür. Birisine ahlaklarının yanlış olduğunu söylemenin hoşgörüsüz bir şey olduğunu ve göreceliğin bütün görüşlere hoşgörü gösterdiğini iddia ederler. Ancak bu yanıltıcıdır. İlk olarak kötülüğe hiçbir zaman hoşgörü gösterilmemelidir. Irza geçen birinin, kadınlarının erkekleri tatmin etmek için yaratılmış, suiistimal edilmesi gereken objeler olduğu görüşüne hoşgörüyle mi bakmalıyız? İkinci olarak, bu kendi kendini geçersiz kılan bir görüştür çünkü göreceliğe inananlar hoşgörüsüzlüğe ya da mutlaklığa tahammül edemezler. Üçüncü olarak görecelik, bir insanın neden hoşgörülü olması gerektiğini açıklayamaz. İnsanlara (onların görüşlerine katılmasak bile) hoşgörü göstermemiz, insanlara her zaman adilce davranmamız gerektiğini söyleyen mutlak ahlak kuralını temel alır; ama bu da yine mutlakçılıktır! Hatta evrensel ahlak ilkeleri olmadan iyilik olamaz. Tüm insanlar vicdanla doğmuştur; hepimiz, bize yanlış bir şey yapıldığında ya da biz başkalarına yanlış bir şey yaptığımızda bunu içgüdüsel olarak biliriz. Başkalarının da bunu kabul etmesini bekler gibi hareket ederiz. Çocukken bile “adil” olanla “adil olmayan” arasındaki farkı biliyorduk. Hatalı olduğumuz ve ahlaksal göreceliğin doğru olduğu konusunda bizi ikna etmek kötü bir felsefedir. |
|
|
14 Eylül 2021, 06:48 | #8 |
Ahlak hiç bir zaman göreceli olamaz aslında ama nedense yöresel göreceli hale dönüştü ki artık ahlak da kalmadı ki malesef . Sanalda pek çok şey gördüm sanal ondan galiba diyordum hani klavye filan vs diye ama çalıştığım ortamda gördüklerim den sonra şuna karar verdim sanal Real herkes arsizlasmis en basiti evli evli gibi değil bekarlar daha ahlaklı olmuş tam tersi olması gerekirken örf adet saygı herşey bitmiş yazık .
Ahlakın göreceksi olur mu bir insan namusu için vatanı dini için yaşar şimdi neyse onu yazmayın ayıp olucak az edep diyorum yeni nesile çok kötü örnek oluyoruz malesef .
________________
Dürüstlük kişinin bildiğini söylemekle... İşine geleni söylemek, arasında yaptığı seçime dayanan bir ahlak sorunudur. |
|
|
18 Eylül 2021, 13:07 | #9 | |
Alıntı:
"ahlak hiçbir zaman göreceli olamaz" söylemi çok yanlış bir tabir. bir toplumda, yolda iki çiftin öpüşmesi ahlaksızlık olarak karşılanırken, başka bir toplumda hiçbir şekilde sorun arz etmemektedir, (bu örnek sayısız defa çoğaltılabilir) çok olağan ve normal karşılanmaktadır. bu şekilde ön yargılı davranarak bile evrensel ahlakın (yaşam felsefesine saygı duymak) yasalarını çiğniyorsunuz. o yüzden böyle kesin ve keskin yanıtlar yazmadan önce ahlak üzerine en az yine global türden bir kaç yararlı kitap okumanı öneririm dostum zira yaptığın yorum sadece tek bir toplum üzerine, ahlakı yorumlarken tek bir toplum üzerinden ele alamazsın, çünkü ahlak evrensel bir olgudur. ahlakı sadece evli insanın bekar biriyle yazışması gibi "namus" kavramı gibi küçücük bir yere sığdırarak yorumlayamazsın. hırsızlık yapmak da bir ahlaksızlıktır ve bu ahlak farklı toplumlarlarda da göreceli değildir mesela. bu ahlakın tanımı çok büyüktür ve çok fazla kırılım altında ele alınabilir. |
||
|
18 Eylül 2021, 13:28 | #10 | |
Alıntı:
________________
Dürüstlük kişinin bildiğini söylemekle... İşine geleni söylemek, arasında yaptığı seçime dayanan bir ahlak sorunudur. |
||
|
Kilitli
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|