06 Haziran 2022, 01:27 | #1 |
Charles Dicknes
onca kalabalığa rağmen
bu nasıl bir yalnızlık! genç yaşta ölmüş biri gibiyim ben. hayatım boyunca böyleydi. sözün kısası duygularım yoktur; yalnızca bir makineyim ben. aptallarla dolu bir dünyada yaşarken sinirlenmemem olanaksız…. dayanamadığım bir şey varsa o da şu belirsizlik. ama beklentisi olmamalı insanın, yoksa hep hayal kırıklığına uğrarız. henüz kendimi bu dünyaya ait hissetmiyorum... iyi bir şeye sahip olup onu yitirmek mi yoksa ona hiç sahip olmamak mı daha iyi? neyse... tekrar buluşacağız, bu dünyadan yorgun ayrılanların huzura kavuştuğu o yerde! şimdi bir odanın kapısını kapatıp yalnız kalmak, her zaman hayatımın en güzel şeylerinden biri olmuştur. zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana... dünyamız bir kırık düşler dünyasıdır. ve kırılanlar da çoğu zaman düşler ve umutlardır. birbirine benzeyen bir iki büyük caddeyle, birbirine benzeyen bir yığın küçük sokakta, birbirine benzeyen bir yığın insan, aynı saatte gider gelir, sokaklarda aynı sesleri çıkarır, aynı işi yapardı. her günleri bir diğerine benzer, her yılları bir öncekiyle bir sonrakinden farklı olmazdı. hayatımın yarısını korku, diğer yarısını düşler sardı. bana bir şey sormayın! neyin ne olduğunu bilmiyorum. sözün kısası umutsuz menfaatler için umutsuz oyunların döndüğü umutsuz bir zaman bu. ben bu dünyada hayal kırıklığına uğramış bir hiçim... yorgunum, yorgunum, çok yorgun –ve bu acılar bitirdi beni. |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|