02 Ağustos 2021, 01:42 | #1 |
Milli Edebiyat
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖNCESİ DÜŞÜNCE AKIMLARI:
(OSMANLICILIK, İSLAMCILIK, BATICILIK, TÜRKÇÜLÜK) *Bazı devlet adamları ve aydınlar, Osmanlı’nın dağılma dönemini durdurup devleti yıkılmaktan kurtarma adına arayışlara girmişlerdi. *Bu arayışların sonucunda çeşitli düşünce akımları gelişti. *Bunların başlıcaları şunlardır: Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık, Türkçülük *Bu akımlar sadece siyasî özellik göstermemiş, sanat ve edebiyatı da etkilemiştir. *Millî Edebiyat dönemi ürünlerinde de bu fikir akımlarının etkisi görülür. *İslamcılık, Osmanlıcılık ve Batıcılık yaygın bir hareket hâline gelememiştir. *Türkçülük akımı ise hem Cumhuriyetin kurulmasında ve devamında hem de Millî Edebiyatın doğmasında önemli rol oynamıştır. OSMANLICILIK: *Osmanlı coğrafyasında yer alan bazı ulusların ayrı devletler kurma düşüncesinin önüne geçmek için “Osmanlı milleti oluşturma” fikrini savunan akımdır. *Gayrimüslim ve Müslüman unsurları bir arada tutma amacı güdülür. *Din farkı gözetmeksizin toplumsal birliktelik düşüncesi hâkimdir. *II. Mahmut zamanında ortaya çıkmıştır. *Devletin siyasî birliğini sürdürebilmek düşüncesiyle oluşmuştur. *Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan vatandaşları ırk, din ve dil ayrımı yapmadan eşit kabul eder. Aslında bu Osmanlının kuruluşundan beri hâkim olan düşüncedir. * "Osmanlılık düşüncesi geçmişteki gibi uygulandığında tekrar başarılı olabilir." düşüncesi bu akımın temelini oluşturur. *Osmanlıcılık akımı, İslamcılık ve Batıcılık gibi önce siyasal alanda ortaya çıkmıştır. *Bu akımı savunanların başında Ali Paşa, Fuat Paşa, Mithat Paşa, Genç Osmanlılar, Ziya Paşa, Ali Suavi, Agâh Efendi, Namık Kemal ve Ahmet Mithat gelmektedir. *Bu düşünce, Balkan Savaşları’nın kaybedilmesi ve Balkanlardaki Türk olmayan azınlıkların bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle birlikte zayıflamıştır. *Bu akımdan sonra İslamcılık bu akıma alternatif olarak çıkmıştır. İSLAMCILIK: *İslamcılık, 19. yüzyılın ikinci yarısında önem kazanan bir düşünce akımıdır. *Bu akıma göre; toplumun temel direği dindir; din ile millet birdir; hangi milletten olurlarsa olsun bütün Müslümanların, halifenin etrafında birleşmesi gerekir. *Amacı, farklı ırklardan Müslümanları birleştirip kalkındırmak, Hristiyan dünyasının karşısında bir denge unsuru hâline getirmektir. *Orta Doğu, Afrika ve Balkanlardaki Müslümanların bir arada tutulması için çare olarak görülür. *İslamcı anlayışta "İslam dininin, tüm ilerlemelerin anahtarı olduğu, kuralları doğru uygulanırsa gelişmiş milletlerin seviyesine ulaşılabileceği" düşüncesi hâkimdir. *İslamcılar, Batı'nın bilim ve tekniğinin alınması gerektiğini savunmuş; fakat, Batı taklitçiliğine karşı çıkmışlardır. *Islahat Fermanı, İslamcılık akımının gelişmesinde etkili olmuştur. *Gayrimüslimlere verilen ayrıcalıklar Müslüman aydınları harekete geçirmiş; İslamcılık düşüncesi ortaya konulmuştur. *Avrupalıların Panislamizm dedikleri bu düşünce Genç Osmanlılardan bir grup tarafından ortaya atılır. *Sultan Abdülaziz zamanında başlayan bu akım II. Abdülhamid tarafından desteklenmiş, Cemaleddin Efgani tarafından sistemleştirilmiştir. *Bu akımın temsilcileri Mısır’da Muhammed Abduh ve Abdülaziz Caviş, Balkanlar’da Filibeli Ahmet Hilmi Bey, İstanbul’da Said Halim Paşa, Mehmet Akif ve Eşref Edip’tir. *Önce siyasî düşünce olarak ortaya çıkmış, sonra edebiyat ve düşünce adamları tarafından savunulmuştur. *Osmanlı Devleti içindeki Türk olmayan Müslüman halklarla kaynaşma, birlikte hareket etme düşüncesini ileri sürmüşlerdir. *Bu düşünceyi savunanlar çoğunlukla "Sırat-ı-Müstakim", "Sebilürreşat", "Mekatip" ve "İslam" gibi dergilerin etrafında toplanmışlardır. *Şemsettin Günaltay, Cevdet Paşa, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Hacı Zihni Efendi, Elmalılı Hamdi, Babanzade Ahmed Naim akımın savunucularındandır. *Bütün çabalara rağmen İslamcılık akımı çok taraftar toplayamamış, siyasî gelişmelerle etkinliğini yitirmiştir. *İslamcılık akımı özellikle devlet tabanında etkili olmuşsa da maalesef Osmanlı’nın dağılmasını engelleyememiştir. BATICILIK (GARPÇILIK): *Batılılaşmayı devletin sorunlarını çözmede, dinamik ve etkili bir çözüm yolu olarak gören akımdır. *Kaynağını ıslahat ve tanzimat hareketlerinden alır. *Batılı tarzda düşünme, hareket etme ve yaşamayı esas alır. *Osmanlının kendi temel dinamiklerine zarar vermeden ilerlemek amaçlanır. *İlk önderleri padişahlar ve onların destekledikleri sadrazamlar olmuştur. *İlk olarak askerî alanda başlayan Batılılaşma hareketi, daha sonra devlet ve toplum hayatında da etkili olmuştur. *Tanzimat döneminde Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa; Meşrutiyet döneminde de Abdullah Cevdet’in başını çektiği Tevfik Fikret, Celal Nuri, Kılıçzade Hakkı, Baha Tevfik ve Süleyman Nazif gibi şahıslar Batıcılık anlayışının gelişmesi için gayret sarf etmişlerdir. * “İçtihat dergisi” başta olmak üzere çeşitli süreli yayınlarda bu fikir yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. *I. Meşrutiyetten sonra Batılılaşmanın önderleri Jön Türkler olmuştur. *Batının sosyal, siyasî, ekonomik ve felsefi görüşlerine uygun bir devlet anlayışını benimsemişlerdir. *Batıcılara göre, Osmanlı Devleti'nin en büyük problemi Batılı olmamaktan kaynaklanmaktadır. *Aile düzeninden, ekonomik yapıya, yargı kurumlarından kılık kıyafete, kültür ve medeniyet anlayışından dini müesseselere kadar bütün millet ve devlet bünyesinde Batılılaşmamızı şart gören bu akım; Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet inkılaplarıyla bir ölçüde gerçekleşmiş bulunmaktadır. *Cumhuriyet devri içerisinde gelişen Türk Edebiyatı üzerinde bu Batıcılık akımının önemli izleri vardır. TÜRKÇÜLÜK: *1789 Fransız ihtilali Osmanlı’da da milliyetçilik hareketlerini ortaya çıkarmıştır. *Osmanlı bayrağı altında bilinçsizce yaşayan Türkleri millî bir duygu ile bilinçlendirmek, milliyetini idrak ettirmek amacını taşır. *Batıyı taklit etmeden modernleşmek isteği hakimdir. *Türkçülük; dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla, yani bir kültür hareketi olarak başlamış, zamanla siyasî bir nitelik kazanmıştır. *Önce edebiyat alanında varlık gösterip daha sonra siyasi bir akım haline gelen tek akımdır. *Osmanlı dışındaki Türkleri de işin içine katma hedeflenir. *Türkçülüğe göre devlet; ancak dili, dini, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta durabilir. *Bu akım ile ilgili ilk çalışmaları Tanzimat döneminde Ahmet Vefik Paşa, Ali Suavi, Ahmet Cevdet ve Şemsettin Sami ortaya koymuştur. *Türkçülüğün II. Meşrutiyet’ten sonra sosyolojik, tarihi, felsefi ve siyasi kuramını oluşturmasının mimarı Ziya Gökalp’tir. *Balkan Harbinden sonra kurulan dernek ve yayın organlarıyla yaygınlık kazanmıştır. ( "Türk Derneği", "Türk Yurdu", "Türk Ocağı", "Halka Doğru", "Yeni Mecmua”, “Türk Sözü”, “Milli Tetebbular Mecmuası", "Genç Kalemler" ) *Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Cevdet Kudret, Yusuf Akçura, Gaspıralı İsmail, Hamdullah Suphi, Bursalı Tahir, Ağaoğlu Ahmet de Türkçülük fikrinin yaygınlaşmasında aktif rol oynamışlardır. *Bu akımın edebiyata yansımasıyla dilde sadeleşme başlamış, "Yeni Lisan" hareketiyle de Türkçeyi ve kurallarını esas alan bir dil anlayışı benimsenmiştir. *Bu akım, Milli Edebiyat döneminin temelini oluşturmuştur. *Türkçülük akımı, halk tarafından en çok benimsenen, uzun soluklu bir akım olmuştur.
________________
El Haset Min-El Mahrum
Kötü Niyetle İyi Murada Varılmaz ! ! ! |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|