02 Ağustos 2021, 01:12 | #1 |
Halk Edebiyatı
*Halk Edebiyatı, sözlü edebiyatın uzantısıdır.
*İslamiyet'ten önceki edebiyatımızın İslam uygarlığı içindeki biçimidir. *Bir anlamda halk edebiyatını, sözlü edebiyat dönemimizin gelişmiş biçimi olarak düşünebiliriz. *Birtakım özellikleriyle İslamlıktan önceki edebiyattan izler taşır. *Halkın ortaya çıkardığı -genelde- sözlü eserlerden oluşur. *Eserler ağızdan ağıza yayılmıştır. *Söyleyiş bir kişiye değil, topluluğa hitap şeklinde cereyan eder. *En önemli özelliklerinden birisi de zengin ve devamlı olmasıdır. *Dil, biçim, konular, duyarlıklar bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır. *Halk deyimlerine ve güzel halk söyleyişlerine yer verilir. *Kullanılan dil, halkın kullandığı, konuştuğu, yalın bir dildir. *Divan edebiyatında olduğu gibi şiir yine egemen türdür. *Nesir ikinci planda kalmıştır. Çünkü duygu ve düşüncelerin kalıcılığı şiirle daha kolay sağlanmaktadır. *Şairler, genellikle okumamış, halktan kişilerdir. *Şiirler, “saz şairi” ya da “âşık” denen şairlerce, “bağlama” adı verilen bir saz eşliğinde ve belli bir ezgi ile söylenir. *Doğaçlama olarak şiir söyleyen âşıklar, şiirleri için bir ön hazırlık yapmazlar. Bu yüzden de şiirlerinde derin bir anlam, kusursuz bir biçim görülmez. *Şiir ile musiki iç içedir. *Biçimden çok konuya ağırlık verilmiştir. *Aşk, tabiat, ayrılık, hasret, ölüm, yiğitlik, toplum, din, zamandan şikâyet sık sık işlenen konulardır. *Toplum hayatını ilgilendiren konular da işlenmiştir. *Şiirlerin özel bir başlığı yoktur. *Şiirler, nazım şekilleri ile adlandırılır. *Nazım şekli olarak mani, koşma, varsağı, semai, destan vs. kullanılmıştır. *Aruzla şiir yazanlar olmakla birlikte kullanılan asıl ölçü “hece ölçüsü”dür. (genellikle 7’li, 8’li ve 11’li). *18. yüzyıldan itibaren halk şairleri, divan şairlerinden etkilenerek aruzun belirli kalıplarıyla da şiirler yazmayı denemişlerdir. *Nazım birimi dörtlüktür. *Genellikle yarım kafiye kullanılmıştır. Rediften yararlanılmıştır. *Halk edebiyatı gözleme dayalıdır. *Benzetmeler, somut kavramlardan yararlanılarak yapılır. *Söyledikleri her şey gerçek yaşamdan alınmadır, dolayısıyla şiirlerde somutluk hâkimdir. *Az da olsa benzetmelerden ve mazmunlardan faydalanılmıştır. (Boy serviye, yüz aya, kaş kaleme, diş inciye, yanak güle benzetilir.) *Divan şiirinin mazmunlarının kullanılmasında halk şairlerinin, aydınlar ve divan şairlerince hor görülmelerinin, değersiz ve güçsüz sayılmalarının etkisi de vardır. *18. yy’den sonra Divan şairlerinin etkisiyle bazı şairler Arapça ve Farsça sözcüklere de yer vermişlerdir. (Gevheri, Zihni, Âşık Ömer gibi) *Halk şairleri, şiirlerini “Cönk” ismi verilen kitaplarda toplamışlardır. *Âşıklar, bu edebiyatın mensur kısmını oluşturan halk hikâyelerinin oluşumu, gelişimi ve aktarılmasında da önemli rol oynarlar. *Masalları, atasözlerini, halk öykülerini, tekerlemeyi, bilmeceyi ve halk tiyatrosunu (meddah, orta oyunu, karagöz) halk edebiyatının düz yazı türleri şeklinde düşünebiliriz. *Halk edebiyatı, ortaya konan ürünlerin gösterdiği biçim ve içerik özelliklerine göre üç bölüme ayrılır: a) ANONİM (ORTAK) HALK EDEBİYATI / HALK ŞİİRİ b) ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ / ÂŞIK EDEBİYATI / SAZ ŞİİRİ c) DİNÎ TASAVVUFÎ TÜRK ŞİİRİ / TEKKE (TASAVVUF) EDEBİYATI EK BİLGİ: CÖNKLER: *Halk edebiyatının en önemli yazılı kaynaklarını oluştururlar. *Türk Halk edebiyatında saz şairlerinin, kendilerinin veya başkalarının şiirlerini derledikleri, alttan yukarıya uzunlamasına açılan, çoğunlukla deri kaplı defterdir. *Halk arasında danadili veya sığırdili gibi adlarla da anılmaktadır. *İçerisinde âşık şiirinin yanı sıra az da olsa divan şiirinin de örnekleri bulunur. *Antolojiye benzer. *Bazı cönkler, günlük gibidir. *Cönkler genellikle Arap harfleriyle yazılmıştır. *Cönkler çoğunlukla anonim mahiyettedir. Yazarı bilinmez. *Okuma-yazma bilen bir halk edebiyatı gönüllüsü tarafından düzenlenmiştir. *Alttan yukarı doğru, uzunlamasına açılan defter şeklindedir. *Halk edebiyatı ürünlerinin birçoğunu bir arada bulundurur. *Saz şairlerinin ürünlerinin toplandığı cönklere, yazmalara ve defterlere supara da denilmektedir. *Cönkler, bazıları özel kâğıtlara (alikurna, abâdi) yazılmıştır. *Cönkleri kaleme alanların bazıların kültür ve eğitim seviyeleri düşük olduğu için, yazıların imlâsı pek sağlıklı değildir. *Cönklerde belirli bir ölçü yoktur. *Bu tür eserlerin hazırlanması sırasında cöngü yazanın zevki ve elinde bulunan kâğıtların boyutları ön plana çıkmaktadır. *Cönklerde bir konu sınıflaması yoktur. *Cönklerde şiir türleri veya şekillerinin başına, koşma, türkü, ilahi, şarkı, gazel, destan, beyit, müseddes vb. kavramlar yazılmaktadır. *Dini bilgiler ihtiva eden, çeşitli hutbe ve vaaz metinleri barındıran dini ağırlıklı cönkler de mevcuttur. *Bunların dışında cönkler dualar, şifa reçeteleri, büyü tarifleri, maniler, hikâyeler gibi birçok farklı bilgiyi barındırabilir. *İçeriklerine göre cönkler, ilahi cöngü, âşık cöngü gibi isimlendirilebilir. *Cönkler genellikle besmele ile başlar ve “temmet” (tamamlandı) ifadesi ile son bulur. *Metodolojik açıdan modern derlemelerden çok uzak olsalar da, cönkler eski dönemlerin halkını ve edebi hayatını anlamak için çok önemlidirler.
________________
El Haset Min-El Mahrum
Kötü Niyetle İyi Murada Varılmaz ! ! ! |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|