IRCForumu.ORG   sohbetkacak
sohbetkeyfim


 
 
Seçenekler Stil
Alt 02 Ağustos 2021, 00:48   #1
Standart Divan şiiri / divan edebiyati

*Özellikle medreseden yetişen aydın kişilerin, Arap ve Fars (İran) edebiyatlarını örnek alarak oluşturdukları edebiyattır.
*Divan edebiyatına "Yüksek Zümre Edebiyatı (Havas Edebiyatı)", "Klasik Türk edebiyatı", “Eski Türk Edebiyatı”, “Osmanlı Türk Edebiyatı”, ”Saray Edebiyatı” gibi isimler verilir.
*Şairlerin şiirlerini topladıkları "divan" isimli kitaplar nedeniyle daha yaygın olarak kullanılan isim "Divan edebiyatı"dır.
*13. yy.da başlamış, 16 ve 17. yy.larda gelişmiş ve 19.yy.a kadar devam etmiştir.
*Ayetler, hadisler, İslami bilimler, İslam tarihi, tasavvuf, İran ve Arap mitolojisi, peygamber kıssaları, evliya hikâyeleri, tarihi kişiler ve olaylar bu edebiyatın kaynaklarını oluşturur.
*Divan edebiyatı şiir ağırlıklı bir edebiyattır.
*Düz yazı ile oluşturulan eserler de mevcuttur.
*İnsanın iç dünyasına yönelik, soyut ve kitabi bir edebiyattır.
*Divan şiiri soyut, yüce ve ideal olana yönelik bir şiirdir.
*Bu şiirlerde somut ögelerden çok, soyut ögeler; gerçek güzellerden çok, hayalî güzeller; günlük hayatın gerçeklerinden çok, efsanelerin, tarihin ve dinî ögelerin kendine özgü gerçeklikleri ağır basmıştır.
*Daha çok saray ve çevresine seslenir.
*Divan edebiyatı sanatçıları, kendinden önceki büyük sanatçılara son derece hayrandır ve bağlıdır.
*Önceki sanatçılar bu yüzden taklit edilmiştir.
*Toplum için sanat değil; sanat için sanat anlayışı egemendir.
*Dil süslü ve sanatlıdır.
*Arapça ve Farsça kelime ve tamamlamalara sıkça yer verilir.
*Ağır bir dil kullanılmıştır.
*Divan şiiri kendine özgü zevk ve anlayışların hâkim olduğu bir ortamda oluşmuştur. Bu ortam, İslami ögelerle saltanat anlayışının bir arada düşünüldüğü Osmanlı Devleti'ndeki saray çevresidir.
*Şairler, dil ve anlatım yönünden en güzele ulaşmayı gaye edinirler.
*Bu şiir geleneğindeki şairlerin hemen hepsi, Türkçenin yanı sıra Arapça ve Farsçayı da bu dillerde güzel şiirler yazacak kadar iyi bilen, eğitimli kişilerdir.
*Anlam ve söz sanatlarına yer vermek bir hüner olarak görülmüştür.
*Şiirde konu bütünlüğü aranmaz. Beyit bütünlüğü esastır. Her beyit ayrı bir konuyu işler.
*Bütün güzelliğine değil parça güzelliğine önem verilmiştir.
*Konudan çok konunun işleniş biçimi önemsenmiştir.
*Divan şiiri kuralcı ve biçimci bir şiir geleneğidir.
*Anlamdan çok söyleyiş önemlidir. Ne söylediği değil nasıl söylediği önemlidir.
*Nazım şekli olarak gazel, kaside, rubai gibi Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri kullanıldığı gibi tuyuğ ve şarkı gibi divan edebiyatının Türklerin kazandırdığı nazım şekilleri de kullanılmıştır.
*Nazım şekilleri süreç içinde kendi geleneklerini (gazel yazma geleneği, kaside yazma geleneği vb.) oluşturmuştur.
*Nazım birimi olarak ağırlıklı olarak beyit ve bent tercih edilmiş; beyte göre az da olsa dörtlük kullanılmıştır.
*Şiirde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
*Tüm şairlerin kullandığı mazmunlar (klişeleşmiş, kalıplaşmış sözler) kullanılır.
*“Kafiye göz içindir.” anlayışı hâkimdir.
*Genellikle tam ve zengin kafiye kullanılır.
*Konular: Aşk (genellikle ilahi aşk), tabiat, sevgilinin güzellikleri, kadercilik, tasavvuf…
*Konu bütünlüğü olmadığı için şiirlere başlık konulmaz.
*Her şiir redifiyle, nazım biçimiyle veya türünün adıyla anılır.
*Divan şiirinde kaderci bir dünya görüşü hâkimdir.
*Genelde dünyanın geçici olduğundan, zamanın kötülüğünden bahsedilir.
*Şairler, mahlaslarını son beyitte söylemişlerdir.
*Divan şiirinde Arapça, Farsça, Türkçe kelime ve tamlamalardan oluşan Osmanlı Türkçesi kullanılmıştır.
*Şairler beğendikleri şiirleri ve şairleri taklit etmişler; onlardan daha güzel yazmaya çalışmışlardır.
*Bu şiir geleneğinin ilk temsilcisi 13. yüzyıl şairlerinden Hoca Dehhânî'dir.

*Bazı Önemli Divan Şairleri:
15. yüzyıl: Şeyhî, Ahmet Paşa, Necatî
16. yüzyıl: Bâkî, Fuzûlî, Hayalî, Zâtî, Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman), Taşlıcalı Yahya, Bağdatlı Rûhî, Lâmî
17. yüzyıl: Nefî, Nâbî, Şeyhülislam Yahya, Sâbit, Nailî, Neşâtî, Nevizâde Atayî
18. yüzyıl: Nedîm, Şeyh Galip, Enderunlu Vâsıf, Koca Ragıp Paşa, Sümbülzâde Vehbî
19. yüzyıl: Yenişehirli Avnî, Vâsıf, Leskofçalı Galip
________________

El Haset Min-El Mahrum
Kötü Niyetle İyi Murada Varılmaz ! ! !
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:30.