02 Ağustos 2021, 00:36 | #1 |
Divan-i hikmet: (12. Yüzyil)
*12. Yüzyılda, Hoca Ahmed Yesevi’nin söylediği “hikmet” adlı şiirleri bir araya getiren, Türk tasavvuf edebiyatının bilinen en eski örneklerini içeren kitaptır.
*Didaktiktir ve manzum bir eserdir. *Hikmet, "bilgece söz" demektir. *Hikmetler didaktik şiirlerdir. *Eserde dini ve ahlaki öğütler veren şiirlere yer verilmiştir. *Nasihatname özelliği gösterir. *Genel olarak “bilgi”nin öneminden, Yesevilik tarikatının temel ilkelerinden, dervişlik hakkında övgülerden, bu dünyadan şikâyetten, cennet ve cehennem tasvirlerinden, peygamberin hayatından ve mucizelerinden bahsedilir. Allah aşkı, Peygamber sevgisi işlenmiştir. *Dini bilgiler manzum olarak yorumlanmıştır. *Eser Karahanlı Türkçesinin Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır. *Sade ve yalın bir dil kullanılmıştır. *Bu eser, 144 hikmet ve 1 münacattan oluşur. *Dörtlük ve beyitle yazılmıştır. *Dörtlüklerin her birine "hikmet" adı verilmiş ve bu hikmetler Orta Asya ve Anadolu'da yayılarak halkı derinden etkilemiştir. *Aruz ve hece ölçüsü bir arada kullanılmıştır. *Hikmetlerde 7'li, 12'li hece kalıpları kullanılmıştır. (4+3 ve 4+4+4) *İstifham (soru sorma) ve Tecahul-i Arif (bilmezlikten gelme) sanatları kullanılmıştır. *Şiirlerde ulusal ögeler (ölçü, nazım biçimi, yarım uyak) ile İslamlıktan gelme yabancı ögeler (din ve tasavvuf konuları, yabancı sözcükler) bir arada kullanılmıştır. *Tasavvuf kültürünün temeli, bu yapıttadır. *Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş Veli, Haci Bayram Veli gibi mutasavvıfların düşüncelerinin kaynağı bu yapıttır. *Türk edebiyatı tarihinde “Divan-ı Hikmet”in önemi; İslamiyet’ten sonraki Türk edebiyatının daha önce yazılan Kutadgu Bilig’den sonraki bilinen en eski örneklerinden biri ve tasavvufi Türk edebiyatının ilk eseri oluşudur. *Türk halk edebiyatı geleneğinin devamı ve tasavvufi halk edebiyatı geleneğinin başlangıcı niteliğindedir. AHMET YESEVİ: (12. YÜZYIL) *Bazı kaynaklara göre ise bugünkü adı Türkistan olan Yesi’de doğmuştur. *Hayatı hakkında bilgilerimiz çok azdır, hakkındaki menkıbeler ise ciltler dolduracak zenginliktedir. *1093 yılında doğduğu, 73 yıl yaşadığı ve 1166 yılında vefat ettiği kabul edilmektedir. *Ahmet Yesevi, İbrahim adında bir şeyh olan babasını yedi yaşında iken kaybetti. *İlk tasavvuf terbiyesini Arslan Babadan aldı. *Buhara'ya giderek zamanın en büyük âlim ve mutasavvıflarından ders gördü. *Çağının en meşhur sofisi Şeyh Yusuf Hemedani'nin müridi olarak, onun muhabbetini kazandı. *Tasavvufi marifetlerini Buhara muhitinde edinmiş bulunan Hoca Ahmet Yesevî, tarikat kurucusu, şair ve din büyüğü olarak Türk dünyasının manevî hayatını etkilemiş nâdir kişilerdendir. *Şeyhi öldükten bir müddet sonra onun postuna geçti. Sonra Yesi’ye döndü ve ölünceye kadar orada yaşadı. *Halis göçebe Türkmen muhitinde Yeseviye tarikatı beklenmeyecek hızla yayıldı; Seyhun kıyılarından Hârzem bozkırlarına, Asya sahralarına ulaştı. *Moğol istilâsı ile Horasan, İran, Azerbaycan Türkleri arasına geçti. *İlk fetihlerle birlikte Alperenler, Horasan Erenleri olarak Anadolu'ya girdi. *13. yüzyıl içinde Anadolu'da görülmeye başlayan Bektaşîlik, Babaîlik, Haydarîlik hep o millî Yesevîlik tarikatından çıkmış kollardır. *Hacı Bektaş, Sarı Saltuk, Ahi Evren, Ede-Balı, Geyikli Baba ve daha niceleri, Ahmed Yesevî'nin Anadolu'ya, manevî fetihler için yolladığı, menkıbelerle destekli gerçekler hâlinde söylenen müritleri, akıncıları, halifeleridir. *Ahmet Yesevi, ömrü boyunca, günah işlememek, yalan söylememek, hata etmemek gayreti göstermiştir. *Hazret-i Muhammed'e tutkunluğu dolayısıyla onun yaşadığı yıllardan fazla yaşamak istemediği söylenir. Peygamber, 63 yaşında vefat ettiğine göre, o da 63 yaşına gelince kendisine yer altında bir hücre kazdırmış, kalan ömrünü, günsüz güneşsiz, orada tamamlamıştır. *Ahmed Yesevi'ye bugün de Türkistan'ın manevî büyüğü anlamına Hazret-i Türkistan derler. *Ahmed Yesevi'ye ait "Divan-ı Hikmet" adlı bir eser mevcuttur. *En eski Divan-ı Hikmet yazmaları 17. yüzyıldan önceye gitmemektedir. Bu bakımdan onların 12. asırda yazılmış hikmetlerin tıpkısı olduğunu söylemek de zordur. *Zaten Ahmed Yesevî şairlik iddiasında değildir. Yalnız, fikir ve duygularını halka daha iyi öğretebilmek için manzum hikmetler tarzını seçmiştir. *Ahmed Yesevî, hem yüksek şahsiyeti, hem büyük teşkilâtçılığı, hem de Hikmetleri ile Türklük dünyasının her tarafına, dolaylı veya açık tesirleri görülmüş nâdir büyüklerimizden biridir. *Ahmet Yesevi’nin görüşleri tasavvufun temellerini oluşturur. *Tasavvufi Türk halk şiirinin öncüsü sayılır. *Yesevi öğretisinin bu denli etkili olmasının temel nedenlerinden biri; Ahmet Yesevi'nin düşüncelerini anlatmak için, o dönemde gelenek olduğu üzere Arapça veya Farsça'yı değil, Türkçe'yi seçmesidir. *İslam'ın değerlerini Türk kültürünün değerleri ile kaynaştıran Yesevi öğretisi, özellikle bozkırlarda yaşayan Türk boylarının İslamiyet'i benimsemesini kolaylaştırmıştır. *Ahmet Yesevi, öğretisini "Dört Kapı" olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat'tir. *Dört Kapı olgusu, İslamiyet'ten önceki Türk inançlardan kaynaklanmıştır. *Şamanlıkta Doğu, Batı, Kuzey ve Güney yönleri, kutsal kabul edilen dört ögedir. *Yönler dört renk ve dört kutsal varlıkla simgeleştirilmiştir: Mavi, Beyaz, Siyah, Kızıl / Ağaç, Demir, Su ve Ateş. *Şaman inancına göre Adalet, Kudret, Akıl ve Uyum, evrenin ve insanın özünü oluşturur. *Dört Kapı ilkesi Hacı Bektaş Veli'nin öğretisine de temel oluşturur. *Hacı Bektaş Veli her bir kapıya onar makam ekler ve "Dört Kapı, Kırk Makam" olarak adlandırılan ilkeler bütününü ortaya koyar.
________________
El Haset Min-El Mahrum
Kötü Niyetle İyi Murada Varılmaz ! ! ! |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|