14 Temmuz 2022, 19:19 | #1 |
Samuel taylor coleridge- yaşli denizci
I
Direkler eğik, burnumuz batmış suya; İnsan düşmanının sillesinden kaçar ya Soluğunu ensesinde duya duya Ve koşar başını hiç kaldırmadan, Gemi öyle coştu, rüzgâr öyle coştu: Kaçtık güneye hiç durmadan II Birden rüzgâr dindi, tüm yelkenler indi Yoğun bir hüzün çöktü her şeye, Ağırlığı hissettik, rastgele sözler ettik Sırf denizin sessizliği bozulsun diye III Nasıl ıssız bir yolda yürürken birisi Adımlarını korku ve dehşetle atar Ve dönüp ardına baktıktan sonra Çevirip de başını bakmazsa tekrar Çünkü bilirse bir adım gerisinde Kendisini izleyen şeytan var IV Ve bazıları emindi gördüğünden Başımıza bunları açan ruhu düşünde Gelmişti o sis ve buz diyarından Peşimize düşüp dokuz kulaç derinde V Su, su nereye baksan yalnızca su, Güverte tahtaları çekti zamanla Su, su nereye baksan yalnızca su Ama hiçbir yerde yok içecek bir damla VI Ve inanılmaz bir şey oldu Tanrım Denizin ta kendisi çürüdü Ve sümük gibi olmuş sularda Sümüklü sürününüp yürüdü |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|