14 Temmuz 2022, 19:12 | #1 |
Pablo neruda - yalniz ölüm
Yapayalnız mezarlıklar vardır
Suskun kemiklerle dolu gömütler Bir yürektir geçer ölüm o geçitlerden Karanlık, karanlık ve karanlıktır Bir gemi enkazı gibi Bir yüreğin içinde boğulurken Ya da cana geçerken deriden Cesetler vardır Soğuktan yapılmış ayaklar, yapışkan kilden Ölüm vardır kemiklerin içinde Soyut bir ses gibi Bir havlama gibi köpeksiz Bir sestir kurtulmuş çanlardan ve gömütlerden Bir yağmur gibi kabarır, gözyaşı gibi ya da Yalnız ben görürüm o arada Yelkenli tabutları, geniş Solgun ölüleri taşıyan, ölü saçlı kadınları Melekler gibi beyaz fırıncıları Düşünceli kızları, noterlerle evlenmiş Ölümün dikey nehirlerinde yukarı doğru kayan tabutları Yelkenleri ölümün sesiyle şişmiş Ölümün sessiz sesiyle dolu yelkenleriyle Göklere doğru kayıp gider Sonra varırlar da sesli sahillere ölüler Ayaksız bir kundura, insansız giysiler gibidirler Çalarlar kapıları taşsız ve parmaksız yüzüklerle Gelirler ağızsız bağırmalar, dilsiz ve dudaksız çığlıklarla Adımları yankılanır gene de Giysileri ses verir, kısık bir ses, ağaçlar gibi Bir şey bilmem, çok az anlarım, görürüm ikide bir Ama derim ki türküleri ıslak menekşelerden Toprağa alışkın menekşelerdendir Ölümün yüzü yeşildir çünkü Ölümün bakışları yeşildir Bir menekşe yaprağının delici ıslaklığı vardır Sıkıcı bir kışın bungun aklığında Ama ölüm süpürgeden bir evrene dalar da Döşemeyi yalayıp ölüyü arayan süpürge Ölüm süpürgenin içindedir Ölümün dilidir ölüleri arayan Ölümün iğnesidir ipliğini arayan her yerde Ölüm çocuk yataklarının kıvrımlarında Ölüm döşeklerde, ölüm kara battaniyelerde Tembelce bekler de canlanır birdenbire Bir yaslı sesle durup kabartır örtüleri Ve yataklar açılır bir limana doğru Ölümün bir amiral gibi sahilde beklediği |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|