IRCForumu.ORG   sohbetkacak
reklamalanı


 
 
Seçenekler Stil
Alt 23 Kasım 2023, 17:58   #1
Standart Hüzünlü Bir Aşk Hikayesi: Kardelen ile Hercai

Çok uzun yıllar önce, iki kır çiçeği birbirlerine aşık olmuşlar.

Bu çiçeklerden biri sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki, baharda açtıklarında, her yeri donatan diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş.
Bu kıskançlığa daha fazla dayanamayan çiçek, baharda açıp kalabalığın içinde kaybolmak yerine, kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha çok görmeyi hayal etmiş.
Sevgilisine, “Biz, diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım.
Kışın ortasında, herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bize ait olsun, bir ömür birlikte olalım,” demiş.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Diğer çiçek de sevgilisinin bu fikrini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya karar vermişler. Çiçeklerden biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri dayanamamış ve o yaz açmış. Bekleyen çiçek, sabırsızlık ve özlemle, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek açmış gözlerini dünyaya ve her yerde o güzel sevgilisini aramış. Kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için beklemiş, beklemiş, beklemiş…
Bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğmiş ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe "Kardelen", sevgilisine sadık kalmayıp onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise "Hercai" denmiş.
​“Süt gibi beyaz” anlamına gelen, rengi ve görünüşü nedeniyle saflığı ve temizliği temsil eden Kardelen’in, Hercai ile hikayeleri böyleymiş işte. Bu hikayeyi açık bir zihinle ve sakin bir müzik eşliğinde okuduğunuzda ondan etkilenmemeniz elde değil
.

Gelin, şimdi sizle bir etkinlik yapalım. Mesela, elinize bir kalem alın, bir de boş bir kâğıt ve biraz düşünün. Bu hikâyeyi yeterince okuduktan sonra bir sonuca varmak ve okurlarınıza bir mesaj iletmek isteseniz, siz nasıl bir kapanış yapardınız? Bir süre düşünün ve elinizdeki kâğıda yazmaya başlayın.

Peki, ben mi? Ben ise beklediğiniz gibi bir kapanış yapmayacağım sanırım. Duymak isteyeceğiniz türden bir mesaj iletemeyeceğim belki. Kardelen’i övmeyeceğim mesela. Hercai’ye de öfkelenmeyeceğim ve onu yok saymayacağım. Bu hikayede herkes kendi anlamını oluşturacak çünkü. Kimileri Kardelen için üzülecek, onun yaşadıklarını hak etmediğini düşünecek, ne kadar cesur olduğunu söyleyip zorluklarla mücadele edebilmiş olduğu için ona hayranlıkla bakacak, ona saygı duyacak, Hercai’ye olan aşkını ve sevgilisi için göze alabildiklerini takdir ederek çok güçlü olduğunu düşünecek... Kimileri de Hercai’ye kızacak, onu suçlayacaklar. “Kardelen’e bunları yaşatmaya hakkı yok,” diyecekler. "Kardelen’in duygularıyla oynamışsın," diyecekler. Kimileri de –tam tersine- Hercai’nin yaptıklarını normal karşılayacak. Kimileri içten içe Hercai’ye kızsa da, Kardelen için üzülse de, Hercai’yi anlamaya çalışacaklar ve neden öyle davrandığını merak edecekler. Acaba, Hercai bilerek ve isteyerek mi sözünde durmadı, yoksa onu zorlayan bir şey mi oldu? Hercai ne yaşamış olabilir? İçinde bulunduğu koşullar ona seçim yapmak zorunda bırakmış olabilir mi mesela? Belki de büyük bir fedakarlık yapmıştır Hercai. Yoksa, gayet bilerek ve isteyerek mi sözünde durmadı?..

Kısacası sevgili okurum, bu hikayeden çıkaracağınız anlam, sizin bugüne kadar bavulunuzu neyle doldurduğunuza bağlı olarak değişkenlik gösterecek. Hayatı nasıl gördüğünüz ve yorumladığınıza göre bu hikayeden çıkaracağınız anlam farklılaşacak sanırım. Bugüne kadar yaşadıklarınız, deneyimleriniz, aldığınız eğitim, sahip olduğunuz kültür, içinde yetiştiğiniz çevre, üyesi olduğunuz toplum, okuduklarınız, işittikleriniz, gördükleriniz neticesinde siz kendi değerlendirmenizi yapacaksınız.

Peki, yazının sonuna doğru gelirken ben de kendi kapanışımı yapmayacak mıyım? Elbette, yapacağım.

Bir hafta sonuydu. Hava soğuk ve dışarıda lapa lapa kar yağıyor. Önceden kararlaştırdığımız gibi bir kafede buluşmuş, sohbet ediyoruz. Bulunduğumuz yer bir cam kenarı. Sohbet güzel ilerliyor, eğleniyoruz. Ara ara çaylarımızı yudumluyoruz. Bir süre geçtikten sonra, lapa lapa yağan kar dikkatimizi çekiyor. Sohbete ara veriyoruz. Kendimizi dışarıdaki o eşsiz görüntüyü seyretmekten alıkoyamıyoruz. Sonra benim aklıma hikayesini öğrendiğim Kardelen çiçeği geliyor. Gökyüzünden süzülerek yere inen karın saflığı ile Kardelen çiçeği arasında bir bağlantı kuruyor zihnim. Gülümsüyorum. Kısa bir sessizlik… Çayımdan bir yudum daha alıyorum ve dönüp şunları söylüyorum: “Kardelen’in hikayesini senin sayende öğrenmiştim. Buna vesile olduğun için teşekkür ederim.” Yüzümde hafif bir tebessüm oluşuyor, engel olamıyorum.


-Alıntı-
________________

Çekme, Cennetimin Pencerelerine perde.
Kaldır! Göz kapaklarını
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 16:15.