11 Aralık 2023, 22:16 | #1 |
Friglerden bugüne toplum ve hukuk
Sanatsal anlamda büyük eserler yaratan bir toplumun hukukunun da bu ögelerle beslendiğinin en temel örneği Friglerdir.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Dr. Av. Muhammed Hardalaç- Frigler, Antik Anadolu’nun tarih sahnesinde önemli bir rol oynamış, zengin bir kültürel mirasa sahip olan önemli medeniyetler arasında yer alır. Tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapan Gordion, Friglerin politik ve kültürel başkenti olarak bilinir. Anadolu tarihinde kendilerine has bir kültür ve sanata ev sahipliği yapan Frigler özellikle sanat, mitoloji ve mimari açısından günümüze miras niteliğinde eserler bırakmıştır. Günümüze ulaşmış bazı Frig eserleri; tanrı ve tanrıçaları, savaşçıları, günlük yaşamı tasvir eden heykeller, bereket ve doğurganlık tanrıçası olarak bilinen Kibele’nin hikâyesini anlatan Frig mitolojisi, Midas Kenti yakınlarında bulunan Midas Anıt Mezarlarıdır. Friglerin günümüze ulaşan sanat, mitoloji ve mimari alanındaki eserleri hem tarihsel hem de sanatsal açıdan büyük öneme sahiptir. Frig medeniyetindeki hukuk sisteminden de bahsetmekte fayda var. Antik Dönem’de, hukukun uygulanması ve yargılama, yerel yönetimler tarafından sağlanırdı. Bu nedenle yerel yasalar ve yargı sistemleri bölgeye göre farklılık gösterirdi. Ancak bu farklılıkların ortak noktasını Friglerin hükümet yapısında yer alan krallar ve yetkililerinin, yasaların oluşturulması ve uygulanması hususundaki etkisi oluşturmaktaydı. Ayrıca Friglerin hukuki sistemi, toplumsal normlara dayalı ve sosyal düzenin korunmasını amaçlar nitelikteydi. Kısaca aile yapısı, mülkiyet hakları ve diğer temel toplumsal ilişkiler hukuki düzenlemelere tabi olabilirdi. Gordion ve Friglerin modern hukuk içindeki yeri ise uluslararası anlaşmalar ve yerel yasal düzenlemelere dayalı olarak belirlenir. Günümüzde Gordion’da yapılan arkeolojik çalışmalar ve Frig kalıntılarının korunması ve restorasyonu, modern Türk hukuku ve uluslararası anlaşmalar kapsamında yürütülerek kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla gerçekleştirilmektedir. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dâhil edilen Gordion açısından modern hukuk, Gordion’un uluslararası koruma altında olduğunu kabul etmektedir ve bu alanın korunması, işlevinin sürdürebilirliğini sağlamak konusunda çalışmalarına devam etmektedir. Gordion’da gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sırasında elde edilen buluntuların sahipliği ve saklanması gibi hukuki konular ulusal ve uluslararası düzenlemelere tabi olup modern hukuk kapsamında izin gerektiren bir faaliyettir. Gordion ve Friglerin modern hukuk içindeki yeri, bu alanların kültürel miras olarak tanınmasını ve korunmasını içerir. Modern hukuk, bu tür alanların tarihi, arkeolojik ve kültürel önemini kabul eder ve bu mirası gelecek nesillere aktarmak için çeşitli düzenlemeler ve önlemler sağlar. Sonuç olarak sanatsal, mitolojik ve mimari anlamda büyük eserler yaratan bir toplumun hukukunun da bu ögelerle beslendiğinin en temel örneği Friglerdir. Bir toplumda hukukun gelişebilmesi ancak o toplumun sanatsal, mitolojik ve mimari alanda gelişmesiyle mümkün olacaktır. KAYNAKÇA: Dr. Av. Muhammed Hardalaç |
|
|
11 Aralık 2023, 23:11 | #2 |
Frig Uygarlığı
Frigya’nın tarih öncesi çağlardan itibaren iskân bölgesi olduğu Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik ve Tunç çağlarına ait buluntularla kanıtlanmış durumdadır. M.Ö.2. binde bölge’de Hitit egemenliği vardır. Daha sonra M.Ö.1200 yıllarında Hitit Devleti yıkılır. 5 Hitit İmparatorluğu’nun çökmeye başladığı yıllarda, Anadolu kuzeydoğudan Kafkaslar, batıdan da Boğazlar üzerinden gelen birtakım göçmenlerin etkisi altına girmeye başlamıştı. Doğudan gelenlere Muşki deniyordu ve Elazığ yöresine yerleşmişlerdi. Batıdan Makedonya’dan gelenler ise Bryg ya da daha çok Frig adını taşıyorlardı. Bunlar da Çanakkale Boğazı’nı aşıp Marmara Denizi’nin güney ve güneydoğu kıyılarına yerleşmişlerdi. Her iki halk da, beylerin etrafında kümelenmiş çeşitli boylardan oluşuyordu. Yavaş yavaş Orta Anadolu’ya doğru harekete geçen bu boylardan Frigler, M.Ö.10. yüzyıl içinde Polatlı yöresine, yani sonraları başkent yaptıkları Gordion’a varmışlardı.6 Gordion önemli bir doğu-batı güzergâhı üzerindedir ve Lidya ile Persler gibi büyük güçlerin arasında kalmıştır.7 M.Ö.8. yüzyılda bölgede merkezi Gordion olmak üzere güçlü bir devlet kuran Frigler, 1 yüzyıldan fazla süre egemenliklerini devam ettirmişlerdir. Arkeolojik buluntuların da yardımıyla Frig Krallığı’nın sınırlarının güneyde Burdur çevresine, kuzeyde Zile Maşathöyük ve Samsun yakınlarında Akalan’a kadar genişlediği görülür. Kızılırmağın doğusunda Boğazköy, Alişar, Alacahöyük, Kültepe ve Göllü Dağ’da da Frig yerleşimleri olduğu buluntular sonucu ortaya çıkmıştır.8 Gordion en parlak dönemini kral Midas’ın zamanında yaşadı.9 Frig Krallığı kalenin içerisinde ve kuvvetlendirilmiş bir mev kideydi. Etrafı tamamen surlar ile çevrili bu erken hisar aynı zamanda karmaşık bir merdiven sistemiyle de ilişkiliydi. Frig Krallığı döneminde çevresi güçlendirilmiş, kale tipi bir yerleşme vardı.10 Kimmerler, M.Ö.676 yılında Frig egemenliğindeki toprakları istila ederek başkentleri Gordion’u ele geçirmişlerdir. En görkemli çağını yaşayan Frig Devleti’nin Kimmerler tarafından ortadan kaldırılışı istila halinde vuku bulan Kimmer göçünün ne kadar etkili olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.11 M.Ö.7. yüzyılın birinci çeyreğinde Kimmer akınlarına karşı koyamayan Frig Devleti çökmüştür. M.Ö.6. yüzyılda Anadolu’da başlayan Pers egemenliği boyunca Frigya bölgesi önce İon-Lidya satraplığına daha sonra da Daskylaion (Ergili-Bandırma) satraplığına girmiştir. Büyük İskender M.Ö.4. yüzyılda Anadolu’ya gelip Persleri yenerek bütün Frigya’yı egemenliği altına almış; böylece Frigya’da Helenistik çağ başlamıştır.12 İlk kez Ekrem Akurgal’ın ortaya attığı, arkeoloji dünyasında istisnasız kabul gören ve kendisine büyük ün getiren sava göre: Anadolu’nun ilk dünya devleti olan Hitit Krallığı’nın M.Ö.1200 dolaylarında “deniz halklarının arkalarında bir ateş topu bırakarak” gerçekleştirdikleri acımasız bir saldırıyla yıkımının ardından, Eski Anadolu’nun bu güçlü uygarlığının yeşerdiği Sakarya-Kızılırmak yayı arasında kalan topraklar tümüyle terkedilmiş; 400 yıl boyunca da hiç yerleşilememişti. Bu süreç Anadolu’nun “Karanlık Çağı”ydı; ve o zamana dek geçerli olan, K. Bittel’in Boğazköy ve Alişar için öngördüğü “en az 100 yıllık karanlık”; ya da herkesçe kabul gören “Anadolu Yaylası tarih, kültür ve sanatının Htitlerin çöküşünden sonra, bu çöküşte paydaş Frigler’le kesintisiz sürdürüldüğü” görüşü, Bittel dahil, geçerliğini yitirecekti. Akurgal savının Anadolu arkeolojisi yönünden köktenci nitelikte çok önemli sonuçları da vardı: Uzun süren “karanlık”la Hititler’i hiç tanıyamayan Friglerin geçmişle bağları kopmuş; Anadolu, kültür ve sanatta ilk bu Trak halkıyla yönünü Batı’ya çevirmişti. Anayurtlarından Anadolu’ya hemen hiçbir şey taşımayan bu göçebe budun, kültürel değerleriyle sanat ürünlerindeki yaratıcı, yönlendirici gücü Ege’deki “Yunan” etkisine borçlulardı.13 Frig toplumu hakkında fazla bilgimiz yoktur. Homeros Trak kökenli bu insanları savaşçı bir ulus olarak niteler. Göçebe kökenleri nedeniyle, usta süvari oldukları anlaşılan Frigler, uçları öne eğik serpuşlar takar, bir kollarında küçük kalkanlar ve uzun bir mızrak taşırlardı. Piyadeler ise, çoğu kez dizlere kadar çıkan işlemeli çoraplar ve kısa eteklik ile dize inen dar bir şort giyerlerdi. Çok daha sonraları cesaret ve enerjiden yoksun, köle ruhlu bir halk olarak tanınmışlardır.14 Gordion bir süre tipik bir batı Anadolu kasabası olarak kalmıştır. 8. yüzyıl sonlarına gelindiğinde ise, boyalı çömlekler, Urartu tipi kazanlar, güneydoğu Anadolu ve kuzey Suriye bağlantılı fibulalar (çengelli omuz iğnesi veya broş) biçiminde doğu etkisinde ani bir artış görülür. Bunların belki de en önemlisi, Gordion’a Yunan malları ithalinden önceki bir dönemde, bu doğa özellikleriyle bağlantılı olarak alfabetik yazının görülmesidir.15 Hint-Avrupa kökenli bir dil kullanan Frigler’in Fenike’den alınmış bir harf yazıları vardı. Okunabilmekle birlikte henüz anlaşılamayan Frig diline ilişkin yazıtlar daha çok kaya anıtları üzerine kazınmıştır. 8. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Frigya’da kullanılmış bu alfabe batı komşuları Lidyalılar ve Yunanlılar’ınkine çok benzemekteydi.16 Frig dili kutsal sayılmış olmalıdır, zira köylerdeki eski dini törenler şüphesiz hala bu dille yapılıyordu. Gerçekte, Frig dili Roma Dönemi boyunca, Hıristiyanlık Anadolu’nun eski yerel dillerine son verene kadar kırsal kesimde kullanılmaya devam etmiştir.17 Frigler çanak, çömlek ve dokumacılık sahalarında çok ilerlemişlerdi.18 Tarihi kaynaklar bize Frigler’in müzik alanında son derece başarılı olduklarını gösteriyor.19Frigler, marangozluk ve madencilikte çok ustaydılar. Orta Anadolu koyunlarının kaliteli yünleri dokumacılığın; orman zenginliği ise marangozluğun gelişmesine neden olmuştu. Gordion tümülüslerinde bulunan, çivi kullanmadan birbirine geçmelerle tutturulan panolar ve mobilyalar, çoğu kez Frigler’e özgü geometrik bezekli oyma ve kakmalarla süslenmiştir. M.Ö.8.-7. yüzyıllarda, Frigler’in Eskiçağ dünyasının büyük bir bölümüne dağılmış, dışsatım malları arasında tunç eşyalar önemli bir yer alıyordu |
|
|
17 Aralık 2023, 21:43 | #3 |
Böyle eskiden var olmuş topluluklar beni çok etkiliyor, hele ortadan kaybolmuş ve sırrı çözülmemiş olanlar daha çekici.
________________
"𝐻𝑒𝑟𝑘𝑒𝑠𝑖𝑛 𝑦𝑎𝑛𝑖𝑛𝑎 𝑔𝑖𝑡𝑚𝑒𝑘 𝑖𝑠𝑡𝑒𝑑𝑖𝑔𝑖 𝑏𝑖𝑟𝑖𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑣𝑎𝑟𝑑𝑖𝑟, 𝑔𝑒𝑐𝑒𝑛𝑖𝑛 𝑢𝑐𝑢, 𝑠𝑎𝑏𝑎ℎ𝑖𝑛 𝑘𝑜𝑟𝑢, 𝑐𝑒ℎ𝑒𝑛𝑛𝑒𝑚𝑖𝑛 𝑑𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑙𝑒 𝑜𝑙𝑠𝑎..."
|
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|