16 Mart 2023, 00:04 | #1 |
Şah Hatayi (Şah İsmail)
Kırklar Meydanına Vardım Gel Beri Ey Can Dediler İzzet İle Selam Verdiler Gel İşte Meydan Dediler Şah Hatayi'm Nedir Halin Hakk'a Şükr Et Kaldır Elin Gıybetten Kese Gör Dilin Her Kula Yeksan Dediler İran'da Safevi soyundan gelen bir Türk. Erdebil'de doğdu. Ana tarafından Uzun Hasan'ın torunu Bilki Aka'nın oğludur. Babası Haydar'ın ölümünden (1488) sonra dayısı tarafından iki kardeşiyle birlikte düşmanlarından kaçırılarak Şiraz'a gönderildi. Şiraz valisinin, üç kardeşi bir süre hapsettiği söylenir. Akkoyunlu hükümdarı Sultan Yakup'un ölümü üzerine oğlu Rüstem saltanat mücadelesinde onlardan yararlanmak amacıyla üç kardeşi hapisten kurtarır, Şah İsmail'in ağabeyi Sultan Ali, katıldığı iki savaşı da kazanarak Tebriz'e döndüğünde parlak bir törenle karşılanır. Ama üç kardeşin halk üzerinde manevi etkisi, Sultan Ali'nin kazandığı zaferler Rüstem Bey'i korkutur, onları ortadan kaldırmanın yollarını ararken durumu sezen Sultan Ali kardeşleriyle birlikte Erdebil'e kaçar. Sultan Ali yolda kendilerini izleyen Rüstem Bey'in askerleri tarafından öldürülür. Ama iki kardeşini yedi müridiyle Erdebil'e göndermeyi başarır. Şah İsmail ve kardeşi İbrahim burada müritlerince korunur. Sürekli izlendikleri için bir süre sonra Bağru dağına, oradan da Gilan, Gaskar, Reşt ve Lahican'a kaçırılırlar. Lahican'da Kar Kaya'nın evinde saklanan Şah İsmail ilk öğrenimini özel bir öğretmenden gördü. Babasının müritleri dört bir yandan onu görmeye geliyorlardı. Yakalanamadığını gören Rüstem Bey, Lacihan üzerine yürümeye hazırlanırken öldürülünce (1497), Şah İsmail harekete geçer. Müritlerini toplayıp Hazer kıyılarındaki Aravan'a (1500), oradan Erdebil'e gelir. Kendisine katılan Türk oymaklarıyla birlikte yeterince kuvvet topladığını görünce ilk olarak babasının ve Şiilere yapılan eziyetlerin öcünü alma yolunu tutar. Tebriz'e gelip taç giydiğinde (1502), babasının öcünü almış, Baku'yü zaptetmiş, Nehcivan'da Elvend Bey'i yenmiştir. Şah İsmail'in bundan sonraki yaşamı Şiiliği yaymak, Safevi devletinin sınırlarını genişletmek için yaptığı savaşlarda geçer. Devletin sınırları genişleyip Şiilik Anadolu'ya doğru hızla yayılınca Osmanlı'larla çatışır. Sonunda Çaldıran'da Yavuz'a yenilir (1514) ve kaçar. Bu yenilgiden sonra Tebriz'e döndüyse de eski gücünü yitirdiği gibi uğradığı ruhsal çöküntüyle de kendisini şaraba verir. Oğlu Tahmasb'ı yerine atabey olarak bırakır, her yılını ayrı bir kentte geçirerek yaşamını tamamlar. Azerbaycan'da iken ölür. Cenazesi Erdebil'e götürülür. Şah İsmail, Hatayi mahlasıyla şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin en güçlü temsilcisi olduğunu kanıtlar. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkiler. Alevi -Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar. Sadettin Nüzhet, şiirlerini dörde ayırıyor: a) Tasavvufi düşüncelerini içerenler, b) Aleviliği dile getirenler, c) Hurufiliğin ilkelerini yansıtanlar, d) Aşıkane olanlar. Aruzla yazdığı şiirlerinin ise daha çok tasavvufi olduğu görülür. Bu şiirlerinde kullandığı dil klasik şiirin dilidir. Hece ölçüsüyle koşma ve semai biçiminde yazdığı nefesler ise Yunus'un izlerini taşır. Ama Hatayi'nin kendine özgü şiir yolu oluşturduğu da belirtilmelidir. Hece ve aruzla yazdığı şiirlerini kapsayan Divan'ı basıldı (Sadettin Nüzhet Ergun, Hatayi divanı, 1956; bütün nüshaları karşılaştırılarak yapılan basımı için bkz. Aziz Aka Mehmedof, Şah İsmail Hatayi Eserleri 1, Bakü 1966). Ayrıca Dehname adlı Ali'yi öven bir mesnevisi (Baku 1946) ile yine mesnevi biçiminde yazılmış bir Nasihatnamesi vardır. Değerli araştırmacı Nejat Birdoğan Alevilerin Hükümdarı Şah İsmail Hatayi adlı yapıtında bu büyük ozanın yaşam öyküsünü, Osmanlı ve Safevi yanlarından topladığı şiirlerini daha geniş ve gerçekçi biçimde vermiştir. KİŞİLİĞİ Yaşamına can korkusu ile başladı. Daha altı yaşında iken dedesinin müritlerince kaçırılmasaydı öldürülecekti. Gilyan'da altı yıl gizlilik içinde yaşadı. On iki yaşında Ercuvan'da Taliş Mehmed Bey'in elinden zor kurtuldu. Bu yaşında yandaşlarına kalelerin nasıl alınacağını öğretiyordu. Ele geçmeden yandaş toplayabilmek için binlerce kilometre yol yapıyor, ayrı ayrı iklimlere, huyunu suyunu bilmediği topluluklar arasına giriyor, karşılaştığı herkesi inandırıp yanına alıyordu. Anadolu'dan binlerce, on binlerce kişi yalınayak bu genç adam için yollara düşüyordu. Bu yollara düşmede eski Türk inancının etkisi ve inancı olduğu kadar çocuk Şah'ın kişiliği de etkin rol oynuyordu. Osmanlı'da aradığını bulamayan Anadolu halkı, özellikle Erzincan, Sivas, Karaman Türkmenleri Şah'a doğru yola çıktılar. Bu gidiş yıllarca sürünce Yavuz'a verilen bir dilekçede "İşte bir zaman geldi ki Rum ülkesinin halkının çoğu Erdebil olup kafir oldu." denilecektir. Hoca Sadeddin, bu göçü ''Ol taifenin kalanı dahi terk-i diyar etmek istediler. Ölüsü, dirisine yüklenip cümlesi çıkup gitmek istediler.'' diye anlatır. Kuşkusuz bu gidişi, Anadolu'da kimsesiz kalan Türk'ün orada önem ve güven kazanma isteğine bağlayanlar da vardır. ''Ömründe ve diyarında kendüye adem dinmeyen bikarlar tuman (tümen) beyleri olup hadden ziyade itibar buldular. İşiten çıktı gitti. Yerinden ayrılup yurdunu terk idüp çiftin çubuğun dağıttı.'' Osmanlı ve Dulkadrlı önlemleri bu yürüyüşü durduramıyordu. Hac yerine Erdebil ziyaretini yeğleyenler, ''Biz diriye varırız, ölüye değil." diyorlardı. Bu bilgiyi Aşık Paşazade, bir söylenti olarak aktarıyor. Kuşkusuz bu oluk oluk akışın sonunda karşılaşılan kişi öyle sıradan biri değildir. Bir kez, kesinlikle çok iyi bir eğitim ve öğrenim görmüştür. Bu eğitim kavramında daha on iki yaşında iken değme babayiğitlerin katlanamayacağı bir gövde dayanıklılığı bulunmak tadır. Bu yaşta en kanlı boğuşmaların içine girip çıkmıştır. İyi bir dövüşçü ve avcıdır. 1500 yılında Tercan-Sarıkayasında bir mağarada yaşayan ve insanlara saldıran bir ayıyı okla vurup öldürecek kadar bilekli ve yüreklidir. O kış Erdebil yöresinde kuşların donup düştüğü havalarda adamlarına kardan kale yaptırıp kuşatıyor ve onları oyalıyordu. SANATI Şirvanlı Melikü'ş Şüera Habibi'nin öncülük ettiği Türkçe edebiyatın bir çok uğraşanları devletçe korunma altına alınmıştır. Şah İsmail'in kendisinin hece ve aruz ozanı olması ününü artırmış, bilime saygısı da duyulunca kimi bilginler Erdebil'e gelmiş, kimisini de kendisi getirtmiştir. O dönem kaynaklarında Şah İsmail'i sıradan bir hükümdar olmaktan çok, eski Hurremi'liğin, Babeki'liğin sürücüsü ve Turan düşüncesinin yeni temsilcisi olarak düşünmek mümkün. Bunun için Yavuz Selim, Şah İsmail'e "Afrasiyab -1 Ahd" diyecektir. İsmail'e olan sevgi ve sığınma yürüyüşlerine böylece sanat adamları da katıldı. Sultan Hüseyin Baykara'nın (rn. 1447 -1505) oğullarına hile ile ağır yenilgiler vuran Özbek hanı Şeybani'yi 1510'da ortadan kaldıran İsmail'e bu tarihte ilk sığınmalar oluyor. İsmail, bu sanatçıları saygı ile karşılayıp seçkin görevlere atıyor. Bu sanatçıların başında Kemaleddin Behzad (1455 -1535) vardır. Bu dönemin tarihçilerinden Hvodemir'in anlattığına göre "Üstad Behzad, dönemin en olgun nakkaşlarının ustasıdır. Bir süre, doğruluk örneği Emirin (Hüseyin Baykara'nın) yanında eşsiz işlerle uğraşırken şimdi yüce mertebeli Sahib Kıranın (Şah İsmail'in) yanındadır." Hvodemir, bu kitabını H. 904'te (rn. 1498) Ali Şir Nevai adına yazmaya başlamış, H. 905'te (rn. 1499) bitirmiştir. Böylelikle Kemaleddin Behzad'ın Şah İsmail'e sığınışı daha önceki yıllara geçiyor. Bu kitaba göre Nakkaş Ağa Mirek, Hüseyin Baykara yanında iken Kemaleddin Behzad, Şah İsmail'in yanındadır. Belki de Hüseyin Baykara, döneminin geleneğine uyarak Şah İsmail'e bir çok sanatçıyla birlikte Behzad'ı armağan etmiştir. Behzad, özel bir fermanla 1521'de nakkaşhaneye müdür ve sahib-i ihtiyar (yetkili) atandı. O güne değin dağınık olan Safevi nakşına artık bir biçim vermişti. Ağa Mirek, Muhammed Tebrizli, Hace Abdül Aziz, Muzaffer Ali Muhammed vb. bu okulun öbür öğretmenleri idi. Bu dönemde arta kalan kimi saray süslemelerinin yanı sıra son yıllarda bulunan "Cihan Ara-yı Şah İsmail Safevi" kitabındaki yirmi kadar minyatür de dönemine ışık tutması bakımından oldukça değerlidir. ESERLERİ Şah İsmail her şeyden önce bir şiir adamıdır, bir gönül adamıdır. Dönemindeki şiir türlerinin tümünü denemiştir. Ey Hatai zikr-i fikrin eyledin eş'are sarf Tuttu irfan defterini ehl-i divan şimdiden dediğine göre irfanının ululuğu dünyayı çok erken tutmuş. Mesnevi de olsun divan şiirlerinde olsun dönemin din ve edebiyat bilgilerine iyice egemen olduğu bir gerçek. Yapıtlarına Farsça ve Arapça eklediğine göre bu dilleri de biliyor. Cavidan-Name'den söz ettiğine göre Fazlullah'ı ve Hurufi'liği biliyor. Kur'an ayetlerine kafiyeli dizeler yazıyor. Ayetleri açıklıyor. Ebced'i biliyor. Özetle şiir bilgilerinde oldukça güçlü. Dehname mesnevisini 19 yaşında yazmıştır. Halk şiiri türlerini biliyor ve ustalıklı kullanıyordu. Hatai'nin aruzla yazdığı şiirlerini çıraklık ve ustalık dönemlerine ayırmak olası. Çaldıran vuruşmasından sonra bu büyük adamın duygularında geniş ölçüde değişmeler olmuş. O, gururlu ve kendini yenilmez sanan egemenin yerini daha durgun, yenilmiş ve gururu kırılmış bir adam aldı. Şiirleri de bu duygulara paralel olarak değişti. Böylelikle duygu yönü ağır basan şiirlerinde bir güçlenme görüldü. Diyarı aşka sultanam dila men de zamanılda Vezirimdir gam u gussa oturmuş iki yanımda Men ol şahbaz-ı kühsarem başeğmem gülle-i Kare Nice anka kimi yavru uçurdum aşiyanımda gazelinde en içli divan ozanının gücü görülür. Hatai, elbette bir Fuzuli değil. Şiir anlayışı değişik. Hatai'nin şiirlerinde düşüncelerini şiir diliyle yaymak isteyen bir Şah'ın çabalaması var. Şah için şiir bir araçtır. Hatai'nin iki katı yaşayan ulu ozan Fuzuli'de şiirin amaç olduğu açıktır. Hatai bir yandan boğuşurken bir yandan yeni bir devlet kuruyordu. Buna karşın kimi şiirlerinde kendisini güçlü görür: Çün tecella nurını görmek temenna eylerem, Şimdi Mansur'am meni bir dara göndermek gerek beyti herhalde benzerlerinin önünde yer alacak güçte. Şiirdeki gücü asıl hece ile söylediği deyişlerdedir. Bunlar, yüzyıllardır onun inancından olsun olmasın Türk halkının dil-ezberi olmuştur. Kimi törenlerde semahların, cüş havalarının, düvaz imamların hep bu deyişlerden seçildiğini herkes bilir. Türkiye'de hakkında ilk kez Rahmetli Sadeddin Nüzhet Ergun ciddi bir kitap yazar. Kitapta hece ile şiirlerinin yanı sıra, Nasihatname mesnevisinin tümü, ikinci bir mesnevi ve ''Dehname'' den kimi kısa bölümler alınır. Rahmetli Sadeddin Nüzhet kuşku yok ki alanının en yetkilisi. Kitabın sunuş yazısındaki incelemesi son derece değerli. Konuyu ve bu alandaki çalışmaları iyi incelemiş. Azerbaycan yayınlarının temelini Leningrad ve Taşkent nüshaları oluşturuyor. Düzenleyenler, Paris ve Londra nüshalarını da gözden geçirmişler. Geldi Cebrail çağırdı ya Muhammed Mustafa dizesiyle başlayan şiir Alevi cemlerinde çok söylenen ''Mihraçlama'' dır. Türkiye'de ise ilk kez Sefer Aytekin'in 1958'de yayınladığı Buyruk kitabında yer almış. Buyruk'un Şeyh Safi'ye ait olmadığının kesin kanıtı da kendisinden çok sonra yaşayan torununun bu şiirinin o yapıtta yer alması. Dehname'nin yalnız Leningrad müzesinde aslı vardır. Bu şiir Şah İsmail'in 19 yaşında yazdığı bir aşk öyküsü. 1532 ikiliden oluşmuş. Bölüm başlıkları Farsça verilmiş. Altlarında Azeri ağzıyla çevirileri var. Bu çeviriler Şah İsmail'in değil. Son bölümde, Hicrinde üç zid ü nun geçti Sin'din dahi bir füzun geçti dediğine göre ebcetle bu açıklama h. 911'i (m. 1506) gösteriyor. Eserlerinden bazıları: 1 Muhammed Ali'nin Aldım Elini Hak Deyip Tuttuğum Elden Ayrılmam On İki İmamın Tuttum Yolunu Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Mürşidin Nefesi Hak Nefesidir Mürşid Sözün Tutmayanlar Asidir Mürşidin Rızası Hak Rızasıdır Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Mürşidin Gittiği Veli Yoludur Gitme Dediğine Gitmemelidir Zahir Batın Muhammed Ve Ali'dir Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Hak Erenler Bir Araya Derilse Cümle Aşıklara Nasip Verilse Aşikare Hak Gözüyle Görülse Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Şah Hatayi'm Hak Bil Tuttuğum Eli Zahirde Batında Hak Gördü Seni Gerçek Erenlerden Aldım Haberi Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam 2 Muhammed Ali'yi Candan Sevenler Yorulup Yollarda Kalmaz İnşallah İmam Hasan'ın Yüzün Görenler Hüseyin'den Mahrum Olmaz İnşallah İmam Zeynel'den Bir Dolu İçtim İmam Bakır'da Kaynayıp Coştum İmam Cafer'e Vardım Ulaştım Bundan Özge Yola Sapmaz İnşallah İmam Musa'dan Gelen Erenler Can Baş Feda Edip Cemler Görenler İmam Rıza'ya Zehir Verenler Divanda Şefaat Bulmaz İnşallah Bir Gün Olur Okuturlar Defteri Şah Oğlunun Belindedir Teberi Uyanırsa Taki Naki Askeri Açılan Gülümüz Solmaz İnşallah Hatayi Der Bu İş Bizi Bitire Özünü Kata Gör Ulu Katara Mehdi Şevki Bu Cihanı Tutar A Şah Oğluna Sitem Olmaz İnşallah 3 Serime Bir Sevda Geldi Muhammed Ali'den Beri Yandı Vücudum Kül Oldu Ta Kalubeli'den Beri Ali'nin Fatma Kanber'i Hırka Tutunur Önleri Severim On İk'imam'ları Atası Pirimden Beri Hasan'la Hüseyin'i Sevdim İkrarım Onlara Verdim Kafirleri Bütün Kırdım Halil-Ür-Rahman'dan Beri Zeynelabidin Yolları Açılır Gonca Gülleri Bakır İmamlar Serveri Severim Soyundan Beri Muhammed Dünyaya Geldi Şu Alem Nur İle Doldu Hacem İmam Cafer Oldu Okuram Kur'an'dan Beri Musahibim Musa Kazım Rıza'ya Bağlıdır Özüm Kolumda Şahinim Bazım Beslerim Zamandan Beri Taki'den Etek Tutmuşam Naki Sırrına Yetmişem Askeri'den Mey İçmişem Sarhoşum Zamandan Beri İkrarım Bendi Boşandı İndi Türaba Döşendi Mehdi'den Kılıç Kuşandı Bilirem Zamandan Beri Şah Hatayi'm Hakk'a Yalvar Sevdiğim Ali'dir Server Sorarlarsa Bizi Erler Gelirem Divandan Beri 4 Sufi Mezhebimin Nesin Sorarsın Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz Gözlüye Gizli Yok Ya Sen Ne Dersin Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz Eğnimize Kırmızılar Giyeriz Halimizce Her Manadan Duyarız Katarda İmam Cafer'e Uyarız Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz Her Kimin Ki Çerağını Hak Yakar Mümin Olanları Katara Çeker Aslımız On İki İmama Çıkar Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz Biz Tüccar Değiliz Alıp Satmayız Erkan Gözetiriz Yoldan Sapmayız Gönlümüz Ganidir Kibir Tutmayız Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz Muhammed Ali'dir Kırkların Başı Uralım Yezid'e Laneti Taşı Hünkar Hacı Bektaş Veli'dir Eşi Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz Baharda Açılır Gonca Gülümüz Ol Dergaha Doğru Gider Yolumuz On İki İmam İsmin Okur Dilimiz Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz Şah Hatayi'm Eydür Muhammed Ali Onlardan Öğrendik Erkanı Yolu Ali Muhammed'dir Muhammed Ali Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz 5 Hü Diyelim Gerçeklerin Demine Gerçeklerin Demi Nurdan Sayılır On İki İmam Katarına Uyanlar Muhammed Ali'ye Yardan Sayılır Üç Gün İmiş Şu Dünyanın Safası Safasından Artık Olur Cefası Gerçek Erenlerin Nutku Nefesi Biri Kırktır Kırkı Birden Sayılır İhlas İle Gelen Bu Yoldan Dönmez Dost Olan Dostuna İkilik Sanmaz Eri Hak Görmeyen Hakk'ı Göremez Gözü Bakar Amma Körden Sayılır Gerçek Aşık Menzilinde Durursa Çerağ Gibi Yanıp Yağı Erirse Eksikliği Kendözünde Bulunursa O Da Erdir Yine Erden Sayılır Şah Hatayi'm Eydür Bağdad'dır Vatan İkilikten Geçip Birliğe Yeten Erenler Yanında Kıyl Ü Kal Tutan Yolu Dikenlidir Hardan Sayılır 6 Serseri Girme Meydana Aşık, Senden Yol İsterler Kallaş İle Oturmadın İman Ehli Kul İsterler Bu Yola Giren Oturmaz Hak Söze Hile Katılmaz Bunda Hiç Hile Satılmaz Cevherinden Pul İsterler Bir Kılı Bin Pare Eder Bu Yolu İhtiyar Eder Şah'ım Bir Yol Kurmuş Gider Yol İçinde Yol İsterler Şah Hatayi Der Neylersin Her Müşkili Hal Eylersin Ansın Çiçek Derersin Yarın Senden Gül İsterler 7 Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde Alemde Her Şeyin Var Olmayınca Olura Olmaza Dost Deyip Gezme Bir Ahdine Bütün Yar Olmayınca Yürü Sufi Yürü, Yolundan Azma Elin Gıybetine Kuyular Kazma Varıp Her Dükkanında Metaın Çözme Yanında Mürşidin Var Olmayınca Kalktı Havalandı Gönlümün Kuşu Kavga, Gıybet Etmek Kötünün İşi Üstadın Tanımaz Bunda Her Kişi Anın Kim Mürşidi Er Olmayınca Varıp Bir Kötüye Sen Olma Nöker Çarhına Değer De Dolunu Döker Ne Huda'dan Korkar Ne Hicap Çeker Bir Kötüde Namus Ar Olmayınca Şah Hatayi'm Edem Bu Sırrı Beyan Kamil Midir Cahil Sözüne Uyan Bir Baştan Ağlamak Ömredir Ziyan İki Baştan Muhip Yar Olmayınca 8 Kırklar Meydanına Vardım Gel Beri Ey Can Dediler İzzet İle Selam Verdiler Gel İşte Meydan Dediler Kırklar Bir Yerde Durdular Otur Deyü Yer Verdiler Önüme Sofra Serdiler El Lokmaya Sun Dediler Kırkların Kalbi Durudur Gelenin Kalbi Arıdır Gelişin Kandan Beridir Söyle Sen Kimsin Dediler Gir Semaa Bile Oyna Silinsin Açılsın Ayna Kırk Yıl Kazanda Dur Kayna Dahi Çiğ Bu Ten Dediler Gördüğünü Gözün İle Söyleme Sen Sözün İle Andan Sonra Bizim İle Olasın Mihman Dediler Düşme Dünya Mihnetine Talip Ol Hak Hazretine Ab-ı Zemzem Şerbetine Parmağını Ban Dediler Şah Hatayi'm Nedir Halin Hakk'a Şükr Et Kaldır Elin Gıybetten Kese Gör Dilin Her Kula Yeksan Dediler 9 Şu Dünyanın Ötesine Vardım Diyen Yalan Söyler Baştan Başa Safasını Sürdüm Diyen Yalan Söyler Ark Kazarlar Argın Argın Felek Çevirmekte Çarkın Bu Dünyada Mal Ve Mülküm Vardır Diyen Yalan Söyler Kuru Ağaçta Olur Gazel Kendi Okur Kendi Yazar Ahdi Bütün Hüsnü Güzel Vardır Diyen Yalan Söyler Şah Hatayi'm Der Varılmaz Varılırsa Da Gelinmez Rehbersiz Hiç Yol Bulunmaz Buldum Diyen Yalan Söyler 10 Gele Gönül Hoş Görelim Bu Demi Bu Da Böyle Kalmaya Bir Gün Ola Kişi Çekmek Gerek Gussayı Gamı Hak'tan Gelür Her Ne Gelse Bir Kula Er Odur İ'tikad Ede Pirine Nazar Ede Evvel Ü Ahırına Elbet Yol Kadimdir İlter Yerine Sana Kim Neylerse Salagör Yola Biz De Biliriz Ki Dostu Kardeşi Bulamadım Bir Kara Gün Yoldaşı Dost Geçinüb Yüze Gülen Kallaşı Bahasıdır Satmak Gerek Bir Pula Her Kişi Bir Hayal İle Eğlenür Daim Anın Gönlünde Ol Eğlenür Böyle Olur Sevdiğim Gah Ağlanur Kimi Gördük Kıyamete Dek Güle Karun'u Gör Bunadı Ya Buldukça İnandı Felek Yüzüne Güldükçe Sen İyilik Et Durma Elden Geldikçe Dediler Halk Bilmezse Halik Bile Gerçek Olan Kişi Dosttan Ayrılmaz Değme Kişide Hakikat Bulunmaz Sen Seni Satsan Yedirsen Bilinmez Bu Zamanda Kimse Yaramaz İle Hatayi Dünyanın Ötesi Fani Bizden Evvel Bunda Gelenler Kani Sanma Daim Şad Yürüye Düşmeni Bir Gün Olub Nevbet Ana Da Gele 11 Muhammed Ali'nin Aldım Elini Hak Deyip Tuttuğum Elden Ayrılmam Oniki İmamın Tuttum Yolunu Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Mürşidin Nefesi Hak Nefesidir Mürşid Sözün Tutmayanlar Asidir Mürşidin Rızası Hak Rızasıdır Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Mürşidin Gittiği Veli Yoludur Gitme Dediğine Gitmemelidir Zahir, Batın Da Muhammed Ali'dir Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Hak Erenler Bir Araya Derilse Cümle Aşıklara Nasib Verilse Aşikare Hak Göziyle Görülse Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam Şah Hatayi'm Hak Bil Tuttuğun Eli Zahirde Batında Hak Gördü Seni Gerçek Erenlerden Aldım Haberi Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam 12 Hakikat Bir Gizli Sırdır Açabilirsen Gel Beri Küfr İçinde İman Vardır Seçebilirsen Gel Beri Açıldı Cennet Kapusu La'l Ü Gevherdir Yapusu Kıldan İncedir Köprüsü Geçebilirsen Gel Beri Canımız Melek Canıdır Tenimiz Selman Tenidir İçtiğim Arslan Kanıdır İçebilirsen Gel Beri Pirimden Öğüt Almışam Üstadımdan Ders Almışam Men Kanadım Bağlamışam Uçabilirsen Gel Beri Men Bağçelerin Gülüyem Ayn-I Cem'in Bülbülüyem Kırk Kapunun Kilidiyem Açabilirsen Gel Beri Şah Hatayi'm Eydür Heman Dağları Bürüdü Duman İşte İncil İşte Kur'an Seçebilirsen Gel Beri 13 Türbesinin Üstün Nakş Eylemişler Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn Seni Dört Köşeye Baş Eylemişler Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn Çağlar Sular Gibi Akasım Gelmez Şehrine Girince Çıkasım Gelmez Yezid'in Yüzüne Bakasım Gelmez Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn Senin Aşıkların Yanar Yakılur On İki İmam Katarına Katılur Bunda Yezid'lere La'net Okunur Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn Senin Dervişlerin Sema'lar Döner Kadir Geceleri Şem'alar Yanar Katarımız İmam Ca'fer'e Uyar Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn İmamı Hüseyn'in Kolları Bağlu Muhib Aşıkların Ciğeri Dağlu Hazret -İ Ali'nin En Küçük Oğlu Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn Şah Hatayi'm Eder Erenler Nerde Çalısız Kayasız Bir Sahra Yerde Kerbela Çölünde Kandilde Nurda Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn 14 Övmüşde Yaratmış Kendi Nurundan Padişah Eylemiş İlin Üstüne Cemalini Gördüm Salavat Verdim Cığalar Sokunmuş Serin Üstüne Vallahi Kur'an'dır Senin Sözlerin Yasin'i Şeriftir İki Gözlerin İnna Fetehna'lık Güzel Yüzlerin Vessaha İnmiştir Halin Üstüne Kirpikler Altında Benler Düzüldü İkrarından Dönen Hak'tan Üzüldü Ak Göğsünde Hüvel-Himmet Yazıldı Veş-Şems İnmiştir Dalın Üstüne Alnımızda Yazılı Böyle Bir Yazı Mümin Müslim Hakk'a Eyler Niyazı Besmeleyle Okunur Elham Suresi Okudum Da Geldim Yolun Üstüne Şah Hatayi'm Eyder Şem'i Çırası Errahman'dır İki Kaşın Arası Besmeleyle Okunur Elham Suresi Okudum Da Geldim Ölün Üstüne 15 Bir Güzelin Vücudunun Şehrine Bak Nazar Eyle De Hemen Arif Ol Dükkanında Dediğin Metaına Bak Nazar Eyle De Heman Arif Ol Seyr Et Özge Erenlerin Göresin Tabib Sarar Yüreğimin Yarasın Çerb Eyleme Muhabbetin Çırasın Yak Nazar Eyle De Heman Arif Ol Hercai Güzele Koşma Başını Hercailik Edüb Atar Taşını Müşteri Bulursan Çöz Kumaşını Sat Nazar Eyle De Heman Arif Ol Beş Vakit Farzdır Sünneti De Kaç Özünü Tanış Da Müşkilini Seç Hakikat Tarlasına Ma'rifetler Saç Ek Nazar Eyle De Heman Arif Ol Hatayi'm Der Rahm Etmezem Yalana Özün Teslim Eder Kendi Gelene Ay Ali'dir Gün Muhammed Bilene Bak Nazar Eyle De Heman Arif Ol 16 Dön Beri Dön Beri Yüzün Göreyim Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım İkrarı Boynuna Zencir Olası Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım Yarden Ayrılmışam Bu Gündür Yasım İşitsün Avazım Dinlesün Sesim Yollar Karim Olsun İkrarın Hasım Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım Fatma Ana Oturur Muhkem Yurduna Yüzün Gören Yanmaz Tamu Od'una İmamda Okunan Hutbe Adına Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım Şah Hatayi'ım Eydür Derdlerim Komam Yezidler Çevirmiş Vermiyor Aman Yardımcımız Olsun On İki İmam Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım 17 Gündüz Hayalimde Gece Düşümde Ah Senin Dertlerin İmam Hüseyin Ün İki Ayların Hem Sabahında Dilimde İvirdim İmam Hüseyin Hatice, Fatıma Divanda Bile Şehriban Geliyor Saç Yola Yola Ağladıkça Çeşmim Yaşını Sile Mah Yüzüne Dökmüş İmam Hüseyin Yarın İller Mahşer Derilinceğiz Sorgu Sual Orda Soruluncağız Kanlı Mektubumuz Verilinceğiz Hesabın Görüyor İmam Hüseyin Asası Elinde Sancak Uğrunda Gahi Mizan Gahi Sırat Yolunda Muhammed'in Sancağının Önünde Mazlum Mazlum Gezer İmam Hüseyin Şah Hatayi'm Ne Hoş Gördün Yerini Kimse Bilmez Evliyanın Sırrını Maviye Soyunu Mülcem Oğlunu Sürün Şu Dergahtan İmam Hüseyin 18 Usul Erkan Bilmez Nadan Elinden Usul Ağlar Erkan Ağlar Yol Ağlar Bülbülün Figanı Gonca Gülünden Bülbül Ağlar Diken Ağlar Gül Ağlar Kamil Olanların Bellidir Yeri Aşk Yoluna Koydum Can İle Seri Hakk'ın Didarını Görelden Beri Derya Ağlar Irmak Ağlar Göl Ağlar Haçan Cüşa Gelse Akar Bu Seller Açılmış Laleler Kırmızı Güller Çalkanır Şahanlar Dökülür Teller Şahan Ağlar Pençe Ağlar Tel Ağlar İyi İle Konuş Olasın İyi Felek İyi Bilir Paşayı Beyi Bu Çarhın Elinden El Aman Deyi Hünkar Ağlar Vezir Ağlar Kul Ağlar Şah Hatayi'm Neler Gelir Dilimden Hakikat Kuşağın Çözme Belinden Nice Özün Bilmez Derviş Elinden Hırka Ağlar Tülbent Ağlar Şal Ağlar 19 Dünyadan Elin Çek Divane Gönlüm Ulaş Bir Üstada Er İle Görüş Mürşid Nazarını Yad Ederse Dil İkilikten Geçüb Bir İle Görüş Er Eteğine Yüz Sürmek Dilersen Aslına Zatına Ermek Dilersen Hakk'ın Cemalini Görmek Dilersen Nur İle Nur Olup Sırr İle Görüş Sen Nefsini Öldür Olagör Yeksan Varlık Gömleğini Eylegil Üryan Yedi İklim Dört Köşede Lamekan Erenlerin Sırrı Nur İle Görüş Aşık-I Sadıklar Ola Gelmiştir Ağlayanlar Bir Gün Güle Gelmiştir El Ele El Hakk'a Bula Gelmiştir Tanrı Kendi Özün Pir İle Görüş Hatayi Biçare Kuldur Şahma Hünkar Hacı Bektaş Nazargahına Deli Gönül Hak Ol Düş Dergahına Er Olayım Dersen Er İle Görüş Mahlası Şah Hatayi'ye ait olan türküler: Ezel Bahar Olmayınca Ezel bahar olmayınca Kırmızı gül bitmezimiş Kırmızı gül bitmeyince Sefil bülbül ötmezimiş Dost bülbüller gelir ötmeye Güle sarılıp yatmaya Bağıban gülü satmaya Gül kadrini bilmezimiş Gel ey bağban satma gülü Haramdır parası pulu Ağlatma sefil bülbülü Gözyaşını silmez imiş Yılda bir gün ziyan olur Dost yoluna talan olur Bazı insan hayvan olur Hayvan adem olmazimiş Şah Hatayım ölmeyince Tenim turap olmayınca Dost dosttan ayrılmayınca Dost kadrini bilmezimiş Elâ Gözlü Pirim Geldi Elâ Gözlü Pirim Geldi, Duyan Gelsin İşte Meydan. Dört Kapıyı Kırk Makamı, Bilen Gelsin İşte Meydan. Hudey,Hudey,Demler Hudey, Hudey,Hudey Canlar Hudey. Ben Pirimi Hak Bilirem, Yoluna Kurban Oluram, Dün Doğdum Bugün Ölürem, Ölen Gelsin İşte Meydan. Hudey,Hudey,Demler Hudey, Hudey,Hudey Canlar Hudey. Şâh Hatayi Der Sırrını Meydana Koymuş Serini, Nesimi Gibi Derisin Yüzen Gelsin İşte Meydan. Hudey,Hudey,Demler Hudey, Hudey,Hudey Canlar Hudey Benim Pirim Benim pirim Şahi Merdan Ali'dir Sefiller destini tutan Ali'dir Kopardı hayberin kapısın kırdı Kaldırıp arşumana atan Ali'dir Haydar haydar pirim Ali'dir Şah Hatayım Ali'm mansur darında Hü deyi cebrail serim yardıran Üç yüz yıldan sonra nergiz getiren Nergizi selmana sunan Ali'dir Haydar haydar pirim Ali'dir[/B] |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|