IRCForumu.ORG   sohbetkacak
reklamalanı


 
 
Seçenekler Stil
Alt 01 Ağustos 2021, 13:44   #1
Standart Yumuşama dönemi ve sonrasi

A-Uluslararası İlişkilerde Değişim Süreci



1989'dan sonra Dünya'nın yeni bir döneme girdiğinden, "Yeni Dünya Düzeni"nden söz edilmektedir. 1989'da sona eren düzen, büyük ölçüde İkinci Dünya Savaşı tarafından belirlenmişti. Yani, ABD ve Sovyetler Birliği'nin (iki süper gücün) liderliğindeki bir dünya.

Elbette, söz konusu 50 yılın içinde birtakım değişiklikler olmuş, bazı yeni güç merkezleri de ortaya çıkmıştı. Hatta, "iki-kutupluluk" yerine "çok-kutupluluk"tan söz edilebildiği dönemler de olmuştu.

Yumuşama politikasının ortaya çıkmasında konvansiyonel silahlardan nükleer silahlara geçiş, önemli etken oldu. ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy ve SSCB Başkanı Nikita Kruşçev, 1961 yılında bir araya gelerek yumuşama sürecini başlattılar.

Yumuşama politikasına giden diğer bir sebep ise bloklar içinde yaşanan siyasi gelişmeler oldu. Doğu Bloku içinde SSCB ile Çin arasında yaşanan güven bunalımı ve Çin’in ABD’ye yanaşması, Yugoslavya ve Romanya’nın SSCB güdümünden kurtulmak istemesi ve Batı ile diplomatik ilişkilere girmesi Doğu Blokunda SSCB’nin gücünün kırılması demekti.

"Soğuk Savaş"ın Çözülmesi Dönemi (1955-1969) (Nükleer Silahların Sınırlandırılması Görüşmelerinin başladığı 1969 yılı Yumuşama yılının başlangıcı sayılır)



"Soğuk Savaş"ın Çözülmesi Dönemi (1955-1969)



Doğu Blokunda Çözülmeler

Soğuk Savaş'ın çözülmesi yolundaki ilk gelişmeler Doğu Bloku'nda görüldü. 1953'te Stalin'in ölümü ile başladı. Moskova ile Pekin arasında doğmaya başlayan ideolojik görüş ayrılığı ile devam etti.



Batı Blokunda Çözülmeler

1958 yılında Fransa'da de Gaulle'in devlet başkanlığına gelmesi Batı Bloku'ndaki çözülme süreci açısından yeni bir dönüm noktası oldu.

1957 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu' nun (Avrupa Birliği'nin) temelini atan Roma Anlaşması'nın imzalanması



1. Yumuşama Dönemi Politikaları

Doğu ile Batı bloku arasındaki ilk ilişkiler 1958 Berlin Buhranı sonrası Cenevre’de başladı. 1959 yılında Kruşcev ABD’ye gitti. 1961’de ABD ve SSCB Viyana’da bir araya geldi. 1963 yılında Moskova’da ABD-SSCB görüşmesi oldu.

Ping-Pong Diplomasisi

Amerikan Masa Tenisi takımı 1971 yılında Çin’e davet edildi.



2. Nükleer Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri

Salt-I Antlaşması 1972-Moskova

Bu çerçevede, 17 Kasım 1969'da Helsinki'de ABD ile SSCB arasında başlayan Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri 26 Mayıs 1972'de anlaşmayla sonuçlandı. "Stratejik Silahların Sınırlandırılması-I" (Strategic Arms Limitation Treaty-I) (SALT-I), ABD Cumhurbaşkanı Nixon ve SSCB lideri Brejnev arasında Moskova'da imzalandı. İki ülke, üç gün sonra yine Moskova'da, "ABD ile SSCB Arasındaki İlişkilerin Temel İlkeleri" başlıklı bir belge daha imzaladılar. Bu belgede, tarafların aralarındaki barış ve işbirliğini geliştirmelerine yönelik 12 ilke yer alıyordu. Taraflar, 21 Kasım 1972'de de Cenevre'de füzelerin sınırlandırılmasına yönelik SALT-II görüşmelerine başladılar.

Öte yandan, ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları arasında Berlin'in mevcut durumunu perçinleyen bir anlaşmanın da SALT-I'den bir hafta sonra 3 Haziran 1972'de imzalanması Doğu-Batı ilişkilerindeki yumuşamanın yeni bir gelişmesi oldu.



3. Helsinki Konferansı (1 Ağustos 1975)



22 Kasım 1972'de başlayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı çalışmaları da 1 Ağustos 1975'de Helsinki Nihai Senedi'nin imzalanmasıyla sonuçlandı. Bu belgeyi, NATO ve Varşova Paktı'nın tüm üyeleri ile Arnavutluk dışındaki bütün Avrupa ülkeleri -toplam 35 devlet- imzaladılar.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) Helsinki Nihai Senedi (1975) Arnavutluk hariç bütün Avrupa Devletleri, Kanada ve ABD.



B. YUMUŞAMA DÖNEMİ ÇATIŞMALARI

1.Çatışmalarda ABD ve SSCB’nin Rolü



2.1962'deki Küba Bunalımı (Ekim Füzeleri Bunalımı)



ABD’nin Türkiye’ye, SSCB’nin de Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan, Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehditi altında bırakan bunalımdır.



1968'de Çekoslovakya'nın işgali

Ancak Prag Baharı adı verilen bu dönem aynı yılın 20 Ağustosunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Varşova Paktı müttefiklerinin (Romanya hariç) ülkeyi işgal etmesi ile sona erdi. vb.)



3. Vietnam Savaşı- 1964-1973

Daha önce Fransa’nın sömürgesi olan Vietnam 1954 yılında imzalanan Cenevre Antlaşması ile Kuzey ve Güney Vietnam olmak üzere iki bağımsız devlete dönüştü. Cenevre Antlaşmasına göre iki ülke 1956’da yapılacak seçimlerle birleşecekti. Güney Vietnam seçime girmeyince Kuzey Vietnam zorla birleşmeyi sağlamaya çalıştı, Güney Vietnam ABD’den yardım istedi. ABD’de yardım yapacağını dünya kamuoyuna duyurdu. 1964 yılında Kuzey Vietnam donanmasının ABD donanmasına saldırmasıyla savaş başladı. Savaş 1973 yılına kadar sürdü. 1973 yılında yapılan antlaşma ile ABD kuvvetleri Vietnam’dan çekilecek, esirler karşılıklı geri verilecek, Kuzey ve Güney Vietnam arasında yapılacak müzakerelerle birleşme gerçekleşecekti.



4. Keşmir Meselesi

Keşmir halkının büyük çoğunluğu Müslüman bir bölgedir. 1948 yılında bölge için Hindistan ve Pakistan arasında savaş meydana gelmiştir. Birleşmiş Milletler araya girdi halk oylaması şartıyla ateşkes sağlandı. Fakat Hindistan günümüze kadar halkoylaması yapmamıştır. Bölge iki ülke arasında bölünmüş durumdadır.



5. Afganistan’ın SSCB’nin İşgali

1978 yılı sonlarına doğru Afganistan’da halkın SSCB yanlısı yönetime karşı direniş hareketi başlatması üzerine iktidarda bulunanlar SSCB’den yardım istedi. Sovyetler Birliği'nin Aralık 1979'da Afganistan'a girmesiyle, 9 yıl sürecek bir savaş başlamış; Sovyetlerin dağılmasına varan gelişmelere ve hem iç ve hem de dış etkilere maruz kalmasına sebep olmuştur. 1982 yılında BM'ce ele alınan Afganistan sorunu; Afganistan, Pakistan, ABD ve Sovyetler Birliği arasında yapılan görüşmelerle çözüme kavuşturulmaya çalışılmakta idi. Ancak, görüşmeler uzun süre devam etti ve sorun 14 Nisan 1988 Cenevre Antlaşması ile çözümlendi. Cenevre Antlaşmasının imzalanmasından sonra, Sovyet askerleri 1988-1989 yılı içinde Afganistan'dan çekildiler. Sovyetlerin çekilmesinden sonra ülkede "mücahit" gruplar birleşerek bir hükümet kurdular. Fakat bir süre sonra iktidar için iç çekişmeler başladı.



C. BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMA

Barış İçinde Bir Arada Yaşama (Nükleer Silahların Sınırlandırılması Görüşmelerinin başladığı 1969 yılı Yumuşama yılının başlangıcı sayılır)



Üçüncü Dünya’nın Ortaya Çıkması



Soğuk Savaş'ın çözülmesiyle ilgili gelişmeleri hem etkileyen hem de etkilenen temel bir olgu da «Üçüncü Dünya»nın ortaya çıkmasıdır. Sömürgeciliğin tasfiyesi sürecinin 1945'ten sonra hızlanmasının sonucu olarak sayıları artış halinde bulunan yeni bağımsız ülkeler 1950'lerin ortalarından itibaren Birleşmiş Milletlerde ağırlık kazanmaya başladılar.

1950'lerin ortalarına gelindiğinde, bir yandan bu ülkelerin sayılarının artmış olması, öte yandan Nasır, Nehru ve Tito'nun yönetimindeki Mısır, Hindistan ve Yugoslavya'nın önderlik konumuna ulaşması iki blok dışında tarafsızlığı savunan üçüncü bir blokun (Üçüncü Dünya) doğmasını sağladı. 1955'te Bandung'da yapılan Asya- Afrika ülkeleri konferansı bu yöndeki ilk büyük adım oldu. 1960'tan sonra bu süreç daha da hızlanacaktır. 1963'te Afrika Birliği Teşkilatı'nın kurulması yeni bir gelişme olacaktır.



1955-Bandung Konferansı Bağlantısızlar (Üçüncü Dünya Ülkeleri)

Sömürgeciliğe karşı halkların kendi kaderlerini belirleme haklarını benimseyen Asya ve Afrika’dan 24 ülke, ilk kez Endonezya’nın , Bandung kentinde bir araya gelmişlerdir. Konferansın amacı, bağımsızlığına yeni kavuşan Afrika ve Asya ülkelerinin ABD ve SSCB gibi iki büyük nükleer güç karşısında varlıklarını korumak için birlik ve dayanışmalarını sağlamaktı. Bağlantısızların ilk teşkilatlı toplantısı 1961’de Belgrat’ta yapıldı. İkinci toplantı 1964’te Mısır’da yapıldı. Üçüncü toplantı Zambiya’nın başkenti Lusaka’da yapıldı. Bağlantısızların dördüncü toplantısı Küba’da 118 ülkenin katılımıyla yapılmıştır.



D. Arap-İsrail Savaşları ve Büyük Devletlerin Politikaları



1948- Arap İsrail Savaşı: BM kararıyla Filistin topraklarında İsrail Devleti'nin kurulması. İsrail kazanmıştır. 1956- Arap-İsrail Savaşı: Mısır'ın Süveyş Kanalı'nı millîleştirmesi Filistinlilerin ülkelerinden Çıkarılmaları 1967 Arap İsrail Savaşı: Mısır'ın Akabe Körfezi'ni İsrail'e kapatması. Filistin Kurtuluş Örgütünün kurularak Ürdün’e yerleşmesi.İsrail; Doğu Kudüs, Golan Tepeleri, Sina Yarımadası ve Gazze'yi ele geçirerek topraklarını dört kat genişletti. 1973 Arap İsrail Savaşı: 1967 Arap-İsrail Savaşı'nda Mısır ve Suriye'nin kaybettiği toprakları İsrail'den geri almak istemesi



1.Camp David Antlaşmaları (1978)

1978'de ABD, bölgedeki gücünü kullanarak Israil ve Mısır'ı Camp David'te bir araya getirdi. 17 Eylül'de Israil ile Mısır, Filistin meselesi ve iki ülke arasındaki barış esaslarını içeren anlaşmaları imzaladı. Camp David Anlaşmalarında Filistin meselesi ile ilgili şu kararlar alındı. Gazze ve Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilere, şekli ve mahiyeti, İsrail, Mısır ve Ürdün'ün ortak j kararına göre belirlenecek beş yıllık bir süre için bir muhtariyet verilecek. Bu muhtariyet döneminde İsrail, bu iki toprakta, kendi güvenliğini de sarsmayacak şekilde, asker miktarını asgariye indirecekti. Muhtariyet döneminin üçüncü yılından itibaren, İsrail, Mısır, Ürdün ve Filistin muhtariyet idaresinin temsilcileri arasında, Batı Şeria ve Gazze'nin nihai statüsünü tespit edecek bir anlaşma için müzakereler yapılacaktı. Bu anlaşma, Filistin halkının "meşru haklan" ile "adil istekleri"ni tanıyacaktı. Bu dönemde İsrail ile Ürdün arasında barış müzakereleri ve İsrail'in güvenliğini sağlayacak düzenlemelerde yapılacaktı.



2.İslam Konferansı Örgütü (İslam İşbirliği Teşkilatı)

İsrail işgali altındaki Kudüs'te, 21 Ağustos 1969'da Müslümanların kutsal yerlerinden olan El-Aksa Camii'nin kundaklanması ve camide maddi hasar oluşması İslam dünyasında büyük tepkilere yol açtı. Ürdün Kralı Hüseyin'in önerisi ile Arap devletlerinin dışişleri bakanları 25 Ağustos 1969'da Kahire'de toplanarak bir "İslam Zirvesi" oluşturulması kararı verildi. 22-25 Eylül'de Fas'ın başkenti Rabat'ta Türkiye dâhil 24 ülkenin katıldığı bir "İslam Zirvesi" toplandı. Zirve sonunda yayınlanan bildiride, İsrail'in Kudüs'ü boşaltması ve 1967 Haziran savaşında işgal ettiği Arap topraklarından çekilmesi kararlaştırılırken İsrail'i tanımış olan devletlerin, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesmeleri istendi. İslam Zirvesi'nin ikincisi, 1974'te Pakistan'ın Lahor kentinde yapılmıştır. Teşkilatın 1973'te yapılan Cidde toplantısında üye ülkelerin maliye bakanları mali teşkilatlanmanın önemini vurguladılar. Ekim 1975'teki toplantıda İslam Kalkınma Bankasının kuruluş planı onaylandı. Örgütün ismi 2011 Haziran ayında Astana’da düzenlenen 38. Dışişleri Bakanları Konseyi’nde İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) olarak değiştirilmiştir. Şu anda 57 üyesi vardır.



E. Uluslararası Politikada Petrolün Yeri



Petrol üreticisi ülkeler, Ağustos 1960'ta OPEC'i (Organization Petroleum Exporting Countries -Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı-) kurdular. OPEC'in amacı petrol fiyatlarını yüksek seviyeye çıkarmak ve üretici ülkeler arasında teknik konularda iş birliğini sağlamaktı. Kurucu üyeleri: Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezüela'dır. Kuruluşa sonradan Katar, Libya, Endonezya, Ekvador, Birleşik Arap Emirlikleri katılmıştır.1970'li yılların başında OPEC amacına ulaştı ve petrol şirketlerine karşı üstünlük sağladı. Petrol üretimini daha pahalıya mal ettiği için düşük fiyatta petrol satışından zarar gören ABD'nin petrol şirketlerine destek vermemesi, OPEC'in başarılı olmasında etkili oldu.



F. İran –Irak Savaşı (1980-1988)



1. Irak’ta rejim değişikliği

1958'de yapılan bir askerî müdahale sonucu ülkede monarşi rejimi yıkılarak cumhuriyet ilan edildi. Irak rejim değişikliğinden sonra Bağdat Paktından çekildi. Baas Partisi 1968'de Irak'ta yönetimde söz sahibi oldu, SSCB ile yakınlaşarak bu ülkeden ekonomik ve askerî yardım almaya başladı. Bu durum Batı'ya dönük bir politika takip eden İran ile arasındaki ilişkileri zayıflattı. Diğer taraftan, 1970'te İngiltere'nin Basra Körfezi'nden çekilmesinden sonra İran'ın, buraya tek başına hâkim olmak istemesi iki ülke ilişkilerini daha da gerginleştirdi. Baas Partisinin 1972'de, SSCB ile imzaladığı dostluk antlaşmasıyla beraber bu ülkeden silah satın almaya başlaması İran'ı tedirgin etti. Ancak 1975 Martında Cezayir'in arabuluculuğu ile imzalanan Cezayir Anlaşması'yla Irak ile İran arasındaki Şattülarap Su Yolu'nun en derin yeri sınır kabul edilirken karşılıklı dostluk ve iş birliğinin taahhüt edilmesi ilişkileri bir süreliğine düzeltti



2. İran’da rejim değişikliği

1925'ten itibaren İran'ı yöneten Pehlevi Hanedanlığı uygulamalarıyla halk tarafından benimsenmemişti. Batı kültürünün toplumsal alanda kendini hissettirmesi halkta memnuniyetsizliğe yol açmıştı. Bununla birlikte plansız toprak reformu, kırsal nüfusu yoksullaştırmış köyden kente göçe zorlamıştı. Ayrıca petrol gelirlerinin silahlanmaya harcanması gelir dağılımındaki eşitsizliği daha da artırdı. Halkın uygulamalara karşı başlattığı protestoların yönetim tarafından dikkate alınmaması ayaklanmaya sebep oldu. 1978 yılı başlarında bölgesel nitelikli başlayan ayaklanma ,bir yıl içinde halk hareketine dönüştü. 1979'da sürgündeki lider Ayetullah Humeyni'nin ülkeye dönmesiyle İran İslam Cumhuriyeti kuruldu.

Yeni yönetim, anayasa ile halka siyasi haklar tanıyan bir takım değişiklikler yaptı. İki aşamalı seçimler sonucunda yeni meclis oluşturuldu. Ülkedeki yeni yapılanma sırasında petrol ihracatının azalması ekonomiyi zor durumda bıraktı.



3. Savaş ve Sonuçları

1979'da İran'ın rejim değişikliği sebebiyle yaşadığı iç sorunlardan yararlanmak isteyen Irak, Basra Körfezi'ne hâkim olmak için harekete geçti. Cezayir Anlaşması'nı feshettiğini açıkladı. 22 Eylül 1980'de İran topraklarına saldırıya geçerek Basra Körfezi'ne kadar ilerledi. Bir süre sonra İran, savaşta dengeyi sağlayarak Irak'ın işgal ettiği bazı toprakları geri aldı.

İran-Irak Savaşı'nda Suriye ve Libya İran'ı; diğer Arap devletleri ise Irak'ı desteklediler. ABD, savaşın başlarında tarafsız kalmayı ve iki devletin toprak bütünlüğünün korunmasını esas aldı. SSCB savaş sırasında Basra Körfezi'nde etkili olmak ve Afganistan işgalinde serbest hareket edebilmek için İran'ın yanında yer aldı. Avrupa ülkeleri ise tarafsız bir politika izleme kararı alırken İran'daki rejim değişikliğinden dolayı Irak yanlısı tutum takındı.

1986'da İran'ın Basra Körfezi'ne hâkim olmaya başlaması ve körfeze kıyısı olan ülkelerin petrol satışı yapamaması ABD ve bazı Batılı devletleri ekonomik açıdan olumsuz etkiledi. Ayrıca SSCB'nin İran'la yakınlaşarak bölgede güç kazanması ABD'yi endişelendirdi. Bu sebeple ABD, Fransa ve İngiltere gibi bazı Batılı büyük devletler harekete geçerek Basra Körfezi'ne savaş gemileri gönderdiler. Bu müdahale sonucu Irak, İran'a karşı cephelerde dengeyi sağladı. BM'nin kararı ile 6 Ağustos 1988'de ateşkes gerçekleşti ve savaş sona erdi. Irak'ın 1990'da Kuveyt'i işgal etmesi ve ABD'nin bu işgale müdahale ihtimalinin ortaya çıkması üzerine Irak işgal ettiği İran topraklarından çekildi. Böylece İran kaybettiği toprakları geri aldı.

Sonuçları

Sekiz yıl gibi uzun süren bir savaş sonucunda iki ülkeden yaklaşık bir milyon insan hayatını kaybetti. Savaş sırasında iki devletin birbirlerinin petrol bölgelerini bombalaması sonucunda 150 milyar dolar civarında bir ekonomik kaynak yok oldu. Savaştan sonra iki ülkede de ekonomik sıkıntılar yaşandı. Kuveyt'in işgalinde, Irak'ın yaşadığı bu ekonomik bunalım etkili oldu. İran-Irak Savaşı ile Arap ülkelerinin taraf olması Arap birliğinin bozulmasına ve İsrail'in Orta Doğu'da daha serbest hareket etmesine zemin hazırladı. Bazı devletler tarafsız olmalarına rağmen bu iki devlete silah satarak önemli bir gelir elde etmiş oldu.



G. Yumuşama Döneminde Dünya



1. Ekonomi



Merkezî ısıtma sistemi, evlere kadar suyun getirilmesi, çamaşır makinesi, telefon ve televizyonun yaygın olarak kullanılması insan hayatını kolaylaştırdı. Petrol, elektrik ve otomotiv sektörlerinde önemli üretim artışı oldu. Sanayideki büyüme, enerji tüketimini artırırken enerji kaynağı olarak kömürün yerini alan petrol, kimya sanayiinde yeni ürünlerin ortaya çıkmasını sağladı. Bu gelişmelerle dünya ekonomisi hızlı bir büyüme dönemi yaşadı. 1970'lere kadar büyümenin kesintisiz devam etmesi işsizlik oranını da düşürdü. Dünya ekonomisindeki büyümeye bağlı olarak talep fazlası ürünleri pazarlama ihtiyacı reklam sektörünün önemini artırdı. İşlevleri artmaya başlayarak geniş kitlelere ulaşan radyo ve televizyon bu ürünlerin tanıtımında önemli birer araç hâline geldiler. Uydu teknolojisi sayesinde de televizyon programları uluslararası bir boyut kazandı. İlk kez "1964 Tokyo Olimpiyatları" canlı televizyon yayını ile tüm dünyaya ulaştırıldı. Uluslararası alanda ticaretin yaygınlaşması bu dönemin dinamizmini oluşturdu. Serbest ticaret ve çok uluslu şirketler tarafından yapılan uluslararası yatırımların gelişmesi ilerlemeyi perçinledi. Dünya ticaret hacmi de büyük bir büyüme gösterdi. Uluslararası ticaret hacmi % 7 oranında büyüdü.



2. Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler

II. Dünya Savaşı′ndan sonra havacılık alanında yaşanan ilerlemeler süper güçleri uzay yarışında ön plana çıkmaya, diğer devletler üzerinde politik, ekonomik, psikolojik başarılar elde etmeye yöneltmiştir. İlk yapay uydunun ( Sputnik) 1957′de SSCB, 1958′de de ABD tarafından uzaya fırlatılması bu rekabeti açığa çıkarmıştır.

1961’de Rus kozmonot Yuri Gagarin’in Vostok-1 uzay aracı ile ilk kez uzaya giden insan oldu. 1962’de ABD aynı şekilde karşılık vererek uzayda rekabeti hızlandırdı. 1969’da ise ABD’li astronot Neil Amstrong’un aya inmesi ile ABD uzay yarışında liderliği ele geçirdi.

Bilim ve teknoloji alanında sağlanan ilerlemeler, bir devletin ulusal gücü, ilerleme yeteneği, askeri gücü, hatta sosyal yapısı hakkında da ölçü yerine geçer olmuştur. Bu bakımdan nükleer enerji gibi, uzay başarıları da üstünlük simgesi sayılmaya başlanmıştır.

ABD ve SSCB′nin öncülük yapığı uzay yarışına zamanla İngiltere, Fransa, Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti gibi devletler de katılmaya çalışmıştır. Bu süreç uzayda egemenliği ve diğer konuları kapsayan Uzay Hukuku tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.

BM′deki tartışmalarda, uzayın serbestliği ve uzayın bütün insanlığın malı olduğu görüşü savunulmuştur. BM, 1961 ′de aldığı bir kararla, uzayın ve gök cisimlerinin serbestliğini, hiçbir devletin egemenliği altına geçmeyeceğini kabul etmiş; 19 Aralık 1962′de ise teknik alanda işbirliğini onaylamıştır.

1970’lerde ilk bilgisayar üretildi. 1978’de üretilen APPLE fabrikalarda kullanılmaya başladı. 1991’de ABD’de internetin ticari amaçlı kullanılmasıyla ilgili engeller kaldırıldı ve bir yıl sonra, grafik web tarayıcı “Mozaic” devreye girmiş ve internetin bir alt kümesi olan “World Wide Web”in (Geniş Dünya Ağı) yıllık büyüme hızı artmaya başlamıştır.



3. Kültürel Hayat



Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle ulaşılan düzey ve gelecek konusundaki bilinmezlik, edebiyatta post modern (modern ötesi) anlayışın 1960'lardan itibaren hâkim olmasına yol açmıştır. Müzik alanında 1950'lerde ortaya çıkan "Rock And Rol" tarzı bu dönemde de etkisini sürdürmüştür. Elvis Presley (1935-1977).
Mississipi kökenli Presley, ilk beyaz rockn roll şarkcılarından biriydi.

Savaştan sonra yeni bir boyut kazanan soyut resim anlayışı bu dönemde de etkisini devam ettirmiştir. 1960-1980 yılları arasında yapılan olimpiyatlarda ABD, SSCB, Japonya ve Doğu Almanya madalya sıralamasında önde gelen ülkelerdir. 1960’tan itibaren Dünya Kupası düzenlenmiştir. 1951 yılından itibaren de Akdeniz Oyunları düzenlenmiştir.
________________

El Haset Min-El Mahrum
Kötü Niyetle İyi Murada Varılmaz ! ! !
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:28.