Merhaba IRCForumu.org üyelerimiz ;

Ağustos Ayı "Ayın Yıldız Editörü" nü seçerken bu ay hepimizi üzen ve etkileyen Orman Yangınlarını konu almak istedik. Editör arkadaşlarımız kalemlerini bu konunun farkındalığı için kullanarak hepimize güzel ve anlamlı bir yazı dizisi sunmuş oldular.

Tüm IRCForumu.org editörlerime bu güzel çalışma için teşekkürlerimi bir kez daha sunuyorum.

Aşağıda numaralandırılmış olarak verilen yazılarımıza, yukarıdaki anket seçeneklerinden yazı numarasına göre oy vermeyi lütfen unutmayınız.

Sizlerden en çok oyu alarak birinci olan editörümüze bir ay boyunca taşıyacağı "Ayın Yıldız Editörü" rankı ve iconu eklenecektir.

Anketimiz 31.08.2021 tarihinde son bulacaktır.

Tüm editörlerimize başarılar dileriz.




1. Numaralı Orman Yangınları Yazımız

Orman yangını felaketi.

Ağustos ayında başlayan tüm Türkiye'yi korkuya saran bu yangın maalesef ki günümüzde yaşanmış bu felakete bir anda DUR diyemedik..
Onca canlılar canlı canlı yandılar, niceleri evlerinden oldu. Bu felaket tüm türkiyeyi yasa boğdu, derinden sarstı!

Eskiden Çıkan Yangınları Büyümeden Çobanlar Önlüyordu.
Geçmişte ormandan çıkartılmadan önce doğrudan çobanların müdahale ettiği ve önlediği pek çok yangın olayı vardı zaten. Iklim krizi gibi bir sorun var. Çöplük haline getirilen ormanlarda yangınların kendi kendine çıkması ihtimal dışı bir olay değil. Küçük bir cam parçasından bile çıkabiliyor. Bu tür yangınları bir çoban daha 8-10 metrekarelik bir alandayken söndürebilecek durumdadır.

Yanlış Kararların Bedelini Hem Coğrafya Hem de Devlet Ödüyor.
Ormanlarımızı her ne kadar da korumaya çalışsak da bir anlık dikkatsizlik yetiyor alevleri yükseltmeye daha duyarlı olabilmek için el birliğiyle yapmamız gereken tüm müdahaleleri es geçmeyelim.

Ormanı en iyi yine ormanın kendisi iyileştirebilir, bunda da hepimizin yardımıyla el birliğiyle bir FİDAN dikmekle gerçeğe dönüştürebileceğiz.
Doğamızı tekrar yeşilliğine kavuşturabilmemiz için şimdi tek yumruk olmamız lazım.
Bir Orman bir ayda yetişmiyor emek ister bakım ister yaklaşıl 5 yıl bakıma muhtaç olan onarım ve sabır gerektiren bir durumdur.
Daha duyarlı ve dikkatli olalım bu Ülke hepimizin.





2 Numaralı Orman Yangınları Yazımız


Sıcak bir yaz günü, -sanıyorum henüz 11-12 yaşlarımdaydım.- her hafta sonu olduğu gibi arkadaşlarımla yukarı mahalledeki takımla futbol maçı yapmaya gitmiştim.

Her gittiğimizde toprak sahanın önündeki parkta takım arkadaşlarımızla taktik tartışır, mevkiler hakkında kararlaştırma yapardık.

Toprak sahaya uzaktan bakınca havanın sıcaklığından, nem dalgalanıyordu.
Bu bizim için asla bir engel değildi. Ciğerlerimiz şişene kadar oynardık.

Maçımızı yaptıktan sonra hep toprak sahanın biraz ilerisindeki mandalina, limon ve portakal ağaçlarının altında dinlenir, sohbetler ederdik. Tüm arkadaşlarım gitmeye karar verince, biraz daha kalmak istediğimi söyleyip orada kaldım. Ağaçların akşam üstü serinliğinde dinlenirken uyuyakalmışım.

Birdenbire nefesim kesilmeye başladı, ciğerlerime kadar inen duman, is beni uyandırmıştı.
Gözlerimi açtığımda ağaçların dibindeki sarı yaban otları yanıyordu. Henüz çok büyümemişti yangın, kaçmak için vaktim olmuştu.

Tam ben kaçarken yaşlı bir amca arkamdan seslenip beni durdurmuştu.
Sert bir ses tonuyla bağırıyordu bana.
-Burayı sen mi yaktın!?
-kaçmanın havliyle-
-Hayır ben yakmadım!
Desem de bana inanmadı.
Üzerime yürüyüp sert bir tokat attı.
Kolumdan tutup kaldırdı.
-Seninle sonra ilgileneceğim!
Dedi ve yangına doğru yöneldi.
Neden kaçmıyordu ve söndürmeye çalışıyordu ki?

Yaşlı amcaya kendisine nasıl yardım edebileceğimi sordum.
Karşidaki evden, merdivenin altından hortumu getirmemi adeta emretmişti.
Dediğini yaptım. Musluğu açtım.

Karşıdaki parkta bulunan kalınca, uzun hortum aklıma gelmişti. Hemen parka koşup hortumu getirip beraberce söndürdük.

Sonrasında yaşlı amca benden özür dileyip, ağaçların evladı gibi olduğunu ve yanabileceğinden korktuğu için öyle davrandığını söyledi.

Ağaçları evladı gibi görmesini komik bulmuştum.
Bana uzun uzun sebeplerini anlattı.
Kimsesi kalmadığını ve ağaçlarla ilgilenmenin onu mutlu ettiğini, gelecek nesillere o ağaçları bırakacak olmanın mutluluğundan bahsetti.

İlk orada anlamıştım ağaçların Dünya için, insanlar için ne kadar önemli olduğunu.

Sonrasında her ağaca bir insan gibi isim verip, hayaller kurarak onlarla sohbet etmeye başladım.

Not: Gerçek kişi ve olaylardan esinlenilmiştir. Yarısı hayal ürünüdür.



3 Numaralı Orman Yangınları Yazımız

Bir sıcak yeşil orman
Bahti karası taneleri
Kömür karasi sırım boyu
Miras 'dır hepimize ömür boyu
Bilinçsiz insanlarin katliamidir
Basiretsiz adamlarin
Yadellerin tabiatı
İnsanlığın yeşil cenneti
Masum rengarenk kelebeğin
Yeşil küçük tırtılın
Sazlı sözlü cırcır böceği'nin
Yeşil gözlü ceylanın
Vatanıdır ormanlar
Sarmaşık yeşilin
Uğur böceklerinin kırmızısı
Gecenin karanlığında
Ötüşen gece kuşları
Ateş böceğinin ışıltısı vurur gökyüzüne
Vuruyor artık tabiat yüzümüze yüzümüze
Sadece Vatan, sadece.


4 Numaralı Orman Yangınları Yazımız


Ormanlar bizim yaşam alanlarimizdan biridir.. Ne kadar özverili olursak, dikkat edersek gelecekteki neslimize o kadar güzel bir dünya bırakmış olacağız. Günümüzde kullandığımız bir çok eşyalar ormanlarin yetiştirdiği ağaçlardan oluşuyor.

Maalesef günümüzde bir çok orman yangınları oldu bir çok canlı hayatını kaybetti. Bazen sadece orman deyip geçiyoruz fakat o ormanlardan o doğadan bir çok insan geçimini sağlıyor. Bizim üzerimize düşen güzel dogamiza sahip çıkmak daha dikkatli olabilmek çünkü bu güzel doğaya ihtiyacımız var özellikle gelecekti neslimizin daha çok ihtiyacı var..


5 Numaralı Orman Yangınları Yazımız

28 Ağustos 2021
Fikrimce Türkiye tarihinin kara günlerinden biri. Mevzubahis Antalya Manavgat'ta başlayıp 49 ile çıkan 299 orman yangını. Yanan yüz binlerce hektar orman ve telef olan binlerce hayvan... Kimi sebebini kundaklamaya kimi iklim değişikliğine kimisi ise PKK'ya bağlıyor. Fakat hiç kimse sonuca bakmıyor. 2'si reddedilmek üzere toplam 12 ülke Türkiye'nin yardımına yetişmiş. Demek oluyor ki doğal afetlerle mücadele konusunda ziyadesi ile yetersiz.

Devlet büyükleri "yanan yerleri daha fazlasıyla ağaçlandırmak en başta gelen görevimizdir." diyor. Fakat sadece İstanbul'da olası bir felaket anında acil toplanma alanı olarak belirtilen 493 bölgeden 416'sında AVM ve rezidans inşa edilmişken bizler yanan yerlerin de tekrar ormana değil paraya çevrilecek olmasına haklı olarak ihtimal veriyoruz.

Ne demişler; "akıl ve bilimden uzaklaşırsan, doğaya ve canlıya saygını yitirirsen ve dengeyi bozarsan felaketlerin sadece adı değişir. Doğa bir şekilde intikamını alır."

Bizlere düşen sebebe bağlı kalmadan bu yaşanan felaketlerden akıl ile, bilim ile, doğaya muhtaç olduğumuzun bilinci ile ders alıp, geleceği ona göre şekillendirmek. Milli bir mücadele gerçekleştiremiyor isek , bireysel olarak da mücadeleye son vermemek.

Diğerleri gibi "benim Dünyam, benim Arz'ım yıkıntı. İnsan ırkı tarafından berbad edilmiş bir gezegen. Hiçbir şey kalmayana dek çoğaldık, tıkındık ve savaştık sonra da öldük." dememek için , DOĞA için savaşalım. Ve şunu bilelim ki, ellerimizle yaktıklarımızı gözyaşlarımızla söndüremeyeceğiz.
#AfetDegilCinayet