Türkiye'deki Arkeoloji Müzeleri

Dünyanın en eski ve en köklü meriyetlerine ev sahipliği yapmış olan Anadolu coğrafyası, yüzlerce etnik kimliğin oluşturduğu çok kültürlü yapısıyla adeta bir kültür mozaiğini andırıyor. Birbirinden değerli eserlerin ve kalıntıların sergilendiği, içinde dolaşırken sizi binlerce yıl geriye götürecek bu tarihi ve kültürel mirasları yakından tanımak ister misiniz? İşte, Türkiye’nin en önemli ve en görkemli eserlerinin sergilendiği arkeoloji müzeleri...




Dünyanın en zengin müzelerinden biri olma özelliğini taşıyan İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Çinili Köşk, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Arkeoloji Müzesi olmak üzere üç farklı müzeyi içerisinde barındırıyor. 1891 yılında Osmanlı döneminin en ünlü arkeolog ve ressamı olan Osman Hamdi Bey tarafından açılan müze, farklı medeniyetlere ait o derin izleri geçmişten günümüze taşıyarak gözler önüne seriyor. Bizans, Roma ve Helen dönemine kadar uzanan koleksiyonların yer aldığı müzede sergilenen İskender Lahdi ise ziyaretçilerin ilgi odağı. Aynı zamanda Sayda Kralı Tabnit’in mumyasının da bulunduğu müze, neoklasik biçimindeki mimarisiyle de göz dolduruyor.



Gaziantep’in Nizip ilçesinde yer alan Zeugma Müzesi, yüzyıllar önce kurulmuş Zeugma kentinin kültürünü ve atmosferini günümüze taşıyor. 1988 yılında yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan Çingene Kızı Mozaiği ise müzenin en önemli eserlerinden biri olarak öne çıkıyor. Müzenin adeta simgesi haline gelen mozaiğin, Yunan Tanrıçası Gaia olduğu tahmin ediliyor. Labirent şeklinde tasarlanmış gizemli bir odada sergilenen Çingene Kızı Mozaiği’nin dışında müzede dikkat çeken diğer eserler arasında 1,5 metrelik boyuyla Mars Heykeli var ve müzenin her yerinden rahatlıkla görülebiliyor.




Geniş bir alana yayılmış Göreme Açık Hava Müzesi, Kapodakya’nın büyülü zenginliğini ziyaretçileriyle buluşturuyor. 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras listesine alınan antik kent, insanlar tarafından oyularak ev haline getirilmiş bir alanda yer alıyor. Manastır, ibadet ve eğitimin ilk başladığı bölge olarak kabul edilen yerleşim yerinde onlarca kilise, şapel ve freskler yer alıyor. Hrıstiyanlar tarafından büyük değer verilen Aziz Basil’in fikirlerinin ilk kez burada yayılma başlaması da bölgeyi daha da önemli kılıyor.





Paleolitik Çağ'dan günümüze Anadolu toprakları üzerinde izler bırakmış medeniyetlerin izlerini yansıtan Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alıyor. Müze, 1997 yılında birçok önemli müze arasından Avrupa Müze Ödülü’nü almaya hak kazandı. İlk kurulduğu yıllarda sadece Hitit dönemine ait eserlerin sergilendiği Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde, Anadolu’nun geniş coğrafyasında yaşamış birçok medeniyetin kalıntılarını da görmek mümkün. Frig Krallığından Lidya’ya, Asur ticaret kolonilerinden Selçuklu'ya kadar büyük bir hazineye tanık olabileceğiniz müze, sizi tarihi bir yolculuğa davet ediyor.

Kendine özgü konseptiyle 1025 yılında Anadolu kıyılarında gemisi batan antik çağ şövalyelerinin yansıtan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, eşi benzeri olmayan su altı hazinelerini ziyaretçileriyle buluşturuyor. Bodrum Kalesi’nin içinde yer alan müze, dünyanın en büyük batık gemisinin sergilendiği nadide yerlerden biri olarak kabul ediliyor. Türkiye’de tek olma özelliği de taşıyan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin St. Jarmen Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş olduğu düşünülüyor.




Dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi olarak kabul gören Hatay Arkeoloji Müzesi, 3500 metrekarelik bir alana yayılan eserleriyle ilgi çekiyor. 1932 yılında yapılan kazılar sonucu çıkarılan birçok eseri tek parça ve devasa boyutlarda görebileceğiniz müze, büyük uygarlıkların zengin tarihini gözler önüne seriyor. Bizans, Roma ve Hellen gibi medeniyetlerin izlerini taşıyan mozaiklerde resmedilen tanrılar, tanrıçalar ve mitolojik kahramanlar, o dönemin inanışları hakkında fikir edinmenizi kolaylaştırıyor. Müzenin girişinde yer alan Zeus Heykeli ve diğer mermer lahitler ise tüm görkemiyle ziyaretçilerini adeta büyülüyor.



Alıntı...