03 Mart 2022, 08:22
|
#1
|
|
Türklerin islâmiyeti kabulü...✏
TÜRKLERİN İSLÂMİYETİ KABULÜ
İslâmiyet’in doğduğu dönemde Türkler Orta Doğu’nun kuzey ufuklarında gözükmekteydiler. Göktürkler Kuzey Asya’dan güneye doğru Sind Irmağı’na, doğuda Çin sınırından batıda Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanıyordu. Kafkasya’da Dağıstan ile Karadeniz’in kuzey kıyıları Hazar Türkleri’nin idaresindeydi. Hazar Denizi’nin güney doğusunda Sûl Türkleri’nin kurdukları bir beylik hüküm sürüyordu. Sâsânî ve Bizans İmparatorlukları Türkler’le bazen ittifak bazen de savaş halindeydi...
Maniheizm, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi dinleri benimsemişlerdir. Ancak bu dinlerin yapısı Türklerin milli bünyesine ve karakterine uymadığı için onların benliklerini ve Türklüklerini kaybetmesine sebep olmuştur. Göktürk hakanı Bilge Kagan, veziri Tonyukuk’tan bir Budist mabedi yaptırmasını isteyince Tonyukuk’un “Savaşmayı ve hayvan kesmeyi yasaklayan, miskinlik telkin eden bir dinin kabulü Türkler için bir felaket olur” cevabını vermesi adeta bir kehanet olarak ortaya çıkmıştır. Yahudiliği benimsemiş olan Hazarların ve Hıristiyanlığı benimsemiş olan Macarların ve Bulgarların bugün Türklüklerinden bahsedilmemektedir. Buna karşılık Türklerin millî bünyesine, ruh ve karakterine uyan İslâm dinini kabul etmeleri onlara yeni bir atılım gücü kazandırdığı gibi millî varlıklarını muhafaza etmelerinde de önemli rol oynamıştır. Türkler bu yeni ruh sayesinde Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar çok geniş bir alanda hâkimiyet kurmayı başarmışlardır. Türklerin İslâmiyeti kabulü sadece Türk ve İslâm tarihinde değil aynı zamanda dünya tarihinde de bir dönüm noktası teşkil eder. Türklerin İslâmiyeti kabulü, kavimler göçü ve Haçlı seferleriyle birlikte Ortaçağ’ı karakterize eden üç büyük olaydan biridir.
Türkler İslâmiyeti kabul etmeden önce yukarıda anlatıldığı gibi Müslüman Araplarla uzun süre mücadele etmiş ve İslâmiyet hakkında bilgi edindikten ve bu dinin kendi inanç sistemleriyle uyuştuğunu ve bütünleştiğini gördükten sonra Müslüman olmuşlardır. İleride temas edeceğimiz ve örneklerini göreceğimiz gibi Türk milleti hiçbir zaman Arapların siyasî hâkimiyeti altında kaldıkları, baskı ve zulüm gördükleri için yani kılıç zoruyla değil kendi istek ve iradeleriyle adeta tabii bir geçiş süreci içinde İslâmiyeti kabul etmişlerdir.
İslâmiyet Türkler arasında ilk defa Kuteybe b. Müslim tarafından fethedilen Amu Derya nehrinin kuzeyindeki topraklarda, Kaşgarlı Mahmud’un Çay ardı dediği Maveraünnehr bölgesinde yayılmaya başlamıştır... (Konu alıntıdır. )
|
|
|