İlaç tedavisi problemin görünen yüzünü çözüyor, altında yatan eksikliği ise maskeliyor. Çocuk ve aile ise bu problemin fiziksel bir bozukluktan kaynaklandığına kendilerini inandırıyor, iyileşme umutları azalabiliyor. Böylece çocuk kendi iradesinden ve aile desteğiyle birlikte kendini kontrol edebilme ihtimalinden uzaklaşmış oluyor.
Boşaltılamayan Duygulardan Kaynaklanıyor
Yapılan araştırmalar, hiperaktivite vakalarının sadece yüzde 5'inin nörolojik bir bozuklukla ilişkilendirildiğini gösteriyor. Hiperaktivite sorununun acı veren duyguların boşaltılamamasından kaynaklandığı düşünülüyor. Toplumumuzda; doğumdan itibaren ağlamayan bebekleri mutlu bebek, bebeği çabuk susturan ebeveynleri de başarılı ebeveyn görmek gibi yanlış bir kanı var.
Oysa ağlamak ve gülmek, kendini sözle ifade edemeyecek bir bebek için duygularını boşaltmanın yolu. Bebekler iyi ve güvende hissettiğinde güler; olumsuz herhangi bir duyguda ise ağlar. Fakat ebeveyn için bebeğini ağlarken görmek zor olduğu için hemen kucağına alıp pışpışlıyor, sallıyor ya da meme/emzik veriyor. Bunun sonucunda olumsuz/acı bir duygu yaşamak üzereyken farkında olmadan hareketlenmeye ya da emmeye (parmak, meme
vb.) koşullanmış çocuklar, ne yapacağını bilemeyen çaresiz anne-babalar ortaya çıkıyor.