05 Haziran 2022, 14:18 | #1 |
Paylaşılmayanlar
Paylaşılmayanlar Dinlediğimiz müzikler ve izlediğimiz filmler zihnimize serpiştirilen tohumların büyük bir kısmını oluşturuyor. Farkında olmadan düşüncelerimizi, kararlarımızı hiç tanımadığımız insanların yönlendirmesine izin veriyoruz. Sonra gidip başkalarına aynı deneyimi öneriyor ve o tohumlardan ormanlar oluşmasına ön ayak oluyoruz. Korku, psikolojik dram, ve gerilim filmlerini izlemeyi; arabesk, damar ve ayrımcılık barındıran müzikleri dinlemeyi sadece içimi sıktıkları için değil, zihnime ektikleri tohumlar yeşerdikçe hangi korkulara benzeyeceklerini kestiremediğim için reddediyorum. Korku, küçük olan şeyleri koskocaman yapan bir duygu ve ben korku filmi izledikten sonra hayat enerjisiyle tazelenmiş birine hiç denk gelmedim. Gelseydim de muhtemelen benden uzak durmasını söylerdim çünkü bu işte bir yanlışlık olurdu. Bütün bunları reddederken, bir yanım bana iyi gelen filmleri ve müzikleri benim için özel olan kişilerle paylaşmak istemeye devam ediyor. Fakat onların da tamamının paylaşılmaması gerektiğini yeni yeni farkediyorum. Bir dönem bana çok iyi gelen bir şarkı sadece benim olarak kalmış. Uzun süredir dinlememiştim ve YouTube’da karşıma çıkınca heyecanla videoyu açtım. Kaçıncı defa dinleyişimde oldu bilmiyorum ama aklıma geldi; aslında bu şarkıyı da birisine armağan edip onunla paylaşmıştım ve bunu şarkının bende yarattığı etkiyi dillendirmeden yapmıştım. Onda benzer duygular uyandırmadı ki üzerine konuşmamışız bile. İyi ki konuşmamışız. Şarkı benim nazarımda bir sürü başka anılarla bağdaştırılmadan bana huzur ve umut veren bir hazine gibi kalmaya devam etmiş. Bu düşüncelerin beni mutlu ettiğini fark eder etmez ise şarkıyı kiminle paylaşsam da benim gibi o da huzur bulsa diye düşündüğümü gördüm. Sanki sadece bana kalsa ve ben tek başıma bundan keyif alsam yeterli olmayacak, bencilce olacak gibi bir histi bu. Her şeyi paylaşmamız gerektiği, paylaştıkça çoğalacağımız ve başkalarına iyi gelmenin bizi de iyileştireceği gerçekleri fazlasıyla öğretilmiş de “bu sadece bana ait” düşüncesinin her zaman bencillik değil, olması gereken olduğu neden hep es geçilmiş? Es geçilmesin ki, hiç olmazsa telif hakkı bize ait olmayan, herkesin istediği zaman ulaşabileceği bir videoyu “iyi ki kimseyle paylaşmadım, sadece bana kendimi hatırlatan bir şarkı” diye aklımızdan geçen masum düşüncenin altında ezilip, her düşüncemiz, hissiyatımız daha onurlu şeylere hizmet etmek zorundaymış gibi yaşamayalım. İyi olan her şeyi paylaşmadığımızda acaba bencillik mi ediyoruz diye düşünecek kadar sorumluluğumuzun önce kendimize olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. D.T.
________________
|
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|