IRCForumu.ORG   Cilek Chat
sohbetkeyfim


 
 
Seçenekler Stil
Alt 22 Şubat 2024, 18:49   #1
𝐈𝐫𝐫𝐞𝐥𝐞𝐯𝐚𝐧𝐭.
Jayus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Asurluların Konulu Ortostat Rölyefleri​

Ortostat Sanatı​

Asur ortostat rölyefleri II.Aşurnasipal’in (M.Ö. 883-859) hükümdarlığından Asurbanipal’in (M.Ö. 669-626) hükümdarlığına kadar uzanan bir döneme tarihlenir. İlk bilinen örnekleri şimdilerde British Museum’da sergilenen Nimrud sarayının taht odasındadır. Bazıları büyük figürlerle yontulmuş, çoğunluğu yatay olarak merkezi bir yazı bandıyla iki parçaya bölünmüş 2 metreden fazla yükseklikteki alçı panellerdir. Bu bloklar heykeltıraşlara kralın askeri seferlerini kaybedebilecekleri, sahnelerin birbirini kesintisiz izlediği, kolaylıkla okunabilen muazzam uzunluktaki şeritler temin etmiştir.

Aynı sistem daha sonraki saraylarda da benimsenmiş ve ana fikir pek değişmemiştir. Genellikle amansız bir şiddet hikayesi, art arda şehirlerin kuşatılması, baskına uğratılması ve yağmalanması katledilen veya esarete sürüklenen esirler, aslanlar ve boğaların öldürülmesiyle meşgul krallar. Binlerce figür olağanüstü çeşitlilik ve hayatiyet içindedir. Temsil ettikleri teknikleri de iki yüz elli yıllık süre boyunca daima yenilenmemiştir ve en eski rölyeflerde bile Mezopotamya ve eski Mısır geleneklerinden önemli ölçüde ayrılıklar görülür. Asur kralları da askerlerinden ve hatta düşmanlarından bile daha büyük değildir. Boyutlardaki farklılık rütbeyi belirlemez.


III. Tiglath-Pileser (M.Ö. 745-727 ) için yontulan ortostatlarda figürlerin mekanda gerçeğe çok yakın yansıtılması başarılmıştır. Bunlardan bir tanesi ikinci krallar kitabına göre Şalmaneser’in ‘’ İsrail’i Asur’a sürgün etmesi ‘’gibi fethedilmiş bir şehrin halkının başka bir yere yerleştirmek üzere götürülmesini gösterir.

Asur Sanatı​

En etkileyici Asur rölyefleri, figürleri Mısır yontularından çok daha geniş aralıklı tek bir düzlemde gösterilir, bedenlerin etrafında havanın dolaştığı izlenimini yaratır, natürel tarzda yorumlanan figürlerde ayrıntılara daha çok dikkat eder ve dram duygusu uyandırır. Asurbanipal’in aslanları öldürme sahnesi belki de en güzelidir. Bir panel, kralı arenadan savaş arabasıyla hızla geçerek arkasından sürünen ölüleri ve can veren hayvanları bakarken göstermektedir. Vücuduna oklar saplanmış, ölmekte olan ve arka ayaklarını acıyla sürükleyen dişi aslan hayvan portelerinin şüphesiz ki en güzel örneklerinden biridir. Günümüzde izleyenlerde uyandırdığı acıma duygusu Asur sanatçılarının da bu hisleri paylaştıkları gibi yanlış bir anlamaya neden olmamalıdır. Öte yandan bir drama sahnesi yansıtmış oldukları bilincini taşıdıkları kuşkusuzdur. Hayvanlar kesinlikle sinmiş değildirler, bazı sahnelerde hayvan ile insan arasında eşit dağıtılmış olduğu görünür ama Kralın yiğitliğinin ön plana çıkması için bu tarz sahneler olması da herhalde gerekliydi.

Asurlar M.Ö. on üçüncü yüzyılda dahi aksiyon dizisini tek bir resim alanında yoğunlaşmayı başarmışlardır. Daha önceleri Minos ve Helladik sanatçıları birbirini izleyen hareketler halinde tekil figürleri ara ara göstermişlerdi. Ancak M.Ö. yedinci yüzyılın Asur heykeltıraşları bu tekniği çok daha ileri taşıdılar. Asurbanipal için Ninova’da işlenen bir rölyef bunun en belirgin örneklerinden biridir. Rölyefte kafesinden salıverilmiş bir aslan, ileri doğru sıçrarken okla vurulmuş, düşmanına karşı çaresiz bir hamlede bulunmaktadır. Kral ve kalkan taşıyan refakatçisinin figürleri anlatımda birbirinden ayrılan iki sahnede gösterilmektedir.

Rölyefi doğru okumak için üç ardışık kesiti zihinsel olarak ayırmak gerekir. Ancak kafesin kapısının kaldırılıp hırlayan aslanın ortalığı kollayarak çıkma anındaki aksiyon heyecanını yaşamak için böyle bir çabaya ihtiyacı yoktur. Hayvan son derece keskin bir gözlem gücüyle, ağırlığı ve kas gücüyle olduğu kadar kürkünün dokusu da hissettirilerek yansıtılmıştır. Resimli anlatım sanatının zirveye ulaştırıldığı bu harika rölyeflerin , Gılgamış Destanı dahil Mezopotamya edebiyatının başlıca eserlerinin korunduğu çivi yazısı tablet kütüphanesinin sahibi Asurbanipal için yaptırılmış olması belki de önem taşır. Bu rölyeflerin neredeyse tamamı boyalıydı. Süsledikleri saraylar da resimli dekorasyonlarına , zenginliğine uygun düşen eşyalara sahipti ve sadece bazı parçaları korunabildi.

Ortostat nedir?​
Eski Mezopotamya, özellikle Asur ve Hitit mimarlıklarında yapının zemin nivosunun üstünde kalan ve alışılmışın üstünde boyutlara sahip, bezeli duvar, kaplama taşıdır. Terim, birçok kültürün mimarisinin açıklamasında kullanılmak üzere genelleştirilmiştir. Hitit ve Asur heykellerinde ortostatlar genellikle karmaşık bir şekilde oyulmuştur ancak genel olarak megalitik menşirleri içeren dik duran taşlarda kullanılabilir.


Alıntı.
________________

"𝐻𝑒𝑟𝑘𝑒𝑠𝑖𝑛 𝑦𝑎𝑛𝑖𝑛𝑎 𝑔𝑖𝑡𝑚𝑒𝑘 𝑖𝑠𝑡𝑒𝑑𝑖𝑔𝑖 𝑏𝑖𝑟𝑖𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑣𝑎𝑟𝑑𝑖𝑟, 𝑔𝑒𝑐𝑒𝑛𝑖𝑛 𝑢𝑐𝑢, 𝑠𝑎𝑏𝑎ℎ𝑖𝑛 𝑘𝑜𝑟𝑢, 𝑐𝑒ℎ𝑒𝑛𝑛𝑒𝑚𝑖𝑛 𝑑𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑙𝑒 𝑜𝑙𝑠𝑎..."
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 13:26.